Bir tarih daha AVM mi oluyor?
İlk olgunlaşma enstitümüz... El sanatlarımızı dünyaya tanıttı. Türk kadınının ürettikleriyle ayaklarının üzerinde durmasını sağladı. Şimdi kapanma tehlikesiyle karşı karşıya
Türk el sanatlarını dünyaya tanıtan İstanbul Refia Övüç Olgunlaşma Enstitüsü’nün restore edileceği belirtilerek boşaltılması istendi. 69 yıldır aynı binada hizmet veren okula, taşınması için yer gösterilmedi. 30 Mart’a kadar tüm eşyaların tahliye edilmesi istendi. Okulun satılacağı iddiaları bir kere daha gündeme geldi.
Sayısız kadın meslek sahibi oldu
İstanbul Refia Övüç, Türkiye’nin ilk olgunlaşma enstitüsü... Türk işlemelerini modern tasarımlarla birleştiren işleriyle sayısız kadını meslek sahibi yaptı. Yurtdışında düzenlenen sergi ve defilelerle Türk modasını dünyaya tanıttı. Tarihi okul kapanma tehlikesiyle karşı karşıya. Aydınlık’a konuşan Eğitim-İş İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı Zekeriya Çakmak, 14 Mart’a okula gönderilen yazıda binanın acilen boşaltılmasının istendiğini belirtti. Torba yasayla okulların kiralanabildiğini hatırlatan Çakmak, “Restorasyon çalışması deniliyor. Ancak eğitimin devam ettiği okula yer gösterilmiyor. Torba yasayla yapılan düzenlemeyle ilgili bir adım mıdır yoksa buraya Demirören alışveriş merkezi gibi bir yapı mı kurulmak istenmektedir? Okulun yangından mal kaçırırcasına tahliye edilmesine karşı mücadele edeceğiz” dedi.
Bu yapıların ülkenin tarihi dokusu olduğunu dile getiren Zekeriya Çakmak tüm sendikalara birlikte mücadele etme çağrısı yaptı. Çakmak, “Okullar halkındır. Bu okulları sattırmayacağız” diye konuştu.
Beyoğlu’nun sert kayası
Enstitünün içinde bulunduğu bina 1943 yılında okula adını veren Refia Övüç’ün çabalarıyla enstitüye verildi. O dönem, Beyoğlu’nda tekstil işleri azınlıkların elinde. Refia Övüç, bu önemli projeyi anlattığında dönemin Teknik Eğitim Müsteşarı Rüştü Uzel, “Beyoğlu azınlıklardan oluşan bir kaya... Bu durumla mücadele edebilecek misiniz? Bu kayaya başınızı çarparsanız, beni kurulacak müeesseye yaptığım ödemelerden dolayı mesul duruma düşürürsünüz” der. Övüç, bu okulun ısrarla Beyoğlu’nda olmasını ister. Yıllar sonra, “Enstitü, Türk kadınının sanatkar ruhunu ortaya çıkardı. Burada yetişen sayısız kadın Beyoğlu’nda adlarını duyurdu. Beyoğlu’nun sert kayası Türk kızları...” diyecektir.
Lale Belkıs’a adını kazandırdı
Kızlar için mükemmel bir yerdi. Çok iyi eğitim veriyordu. Ben enstitüye orta ikiden ayrılıp gittim. Enstitüyle birlikte ABD’ye gittik. Orada Belkıs öğretmen vardı. Birgün Hakkı Devrim yanına çağırdı, “Böyle olmaz, sana ‘lale’ diyelim” dedi. Lale motifi Türk deseninde çok önemli bir semboldür. ABD’ye babamdan gizli gittiğim için bu adı ben de kabul ettim. Refia Övüç, mükemmel bir kadındı. Hiçbir kadının evde boş oturmasını istemezdi. “Kadınlar kendi ürettikleriyle ayaklarının üzerinde olsun” derdi.
Arzu Yazar/ Eda Demir