Karamollaoğlu: ABD ile aynı çuvala girilmez
Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu, "ABD'ye güvenilmez, ABD ile aynı çuvala girilmez. Biz bunu yaşayarak gördük." dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye ile ABD arasında yakın zamanda gerçekleştirilen görüşmelerin ardından iki ülke arasındaki stratejik ortaklığın teyit edildiğine dair açıklamalar yapıldığını söyledi.
Suriye'de Türk Silahlı Kuvvetlerine ait bir tankın iki hafta önce ABD füzesiyle vurulduğunu, tankta bulunan beş Türk askerinin şehit olduğunu, iki subayın şehit olduğu helikopterin akıbetinin de öğrenilemediğini ifade eden Karamollaoğlu, ABD tarafından Suriye'deki terör örgütlerine yapılan silah sevkiyatları ve YPG için 550 milyon dolarlık yardım bütçesi ayrılmasının da hafızalarda saklı olduğunu dile getirdi.
Karamollaoğlu, "ABD'ye güvenilmez, ABD ile aynı çuvala girilmez. Biz bunu yaşayarak gördük. Bu saatten sonra da bırakın uzun vadeli ortaklığı, bir gün daha ortaklığın devam etmemesi icap eder. Çünkü ABD maalesef diğer batı ülkelerinin de önüne geçerek sadece kısa, orta, uzun vadede kendisinin ve İsrail'in güvenliğini sağlayacak, ona fayda getirecek kararların dışında tek bir karar almamıştır, almayacağını da bütün dünyaya deklare etmiştir." diye konuştu.
Bölgedeki huzur ve barışın ancak komşu ülkelerle bir araya gelinerek sağlanabileceğini vurgulayan Karamollaoğlu, bütün ülkelerin emperyalistlerin özellikle de siyonist rejimlerin etkisi altında olduğunu, uyanıp herkesin kendisine gelmesi gerektiğini belirtti.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine ilişkin uyum yasalarına değinen Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu, AKP ile MHP arasında kurulan mutabakat komisyonunun üzerinde anlaştığı düzenlemelerin bugün Meclise sunulacağını anımsattı. Karamollaoğlu, uyum yasalarında, "güç bende, yeterli çoğunluğum Meclis'te var, istediğimi yaparım" mantığıyla hareket edilmemesi, kuvvetler ayrılığının mutlaka teminat altına alınması, Meclis'in güçlü olması, hiçbir kişinin, kurum veya makamın vesayeti altına sokulmaması, kutuplaştırıcı değil, kucaklayıcı anlayışla bir yaklaşım ortaya konulması gerektiğini kaydetti.