HSK Başkanvekili Yılmaz'dan Kılıçdaroğlu'nun iddialarına yanıt
HSK Başkanvekili Yılmaz, Yargıtayın 150. Kuruluş Yıldönümü dolayısıyla düzenlenen onur gecesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Başkanvekili Mehmet Yılmaz, Yargıtayın 150. Kuruluş Yıldönümü dolayısıyla Büyük Ankara Otel'de düzenlenen onur gecesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün terör soruşturmaları bilgi kitapçığında 'tahliye konusunda HSK ile mutlaka istişarede bulunulduktan sonra karar verin' denildiğini açıkladı. Böyle bir talimat var mı?" sorusu üzerine Yılmaz, hakimler ve savcılar hakkında disiplin ve adli olmak üzere iki ayaklı soruşturma yürütüldüğünü, bunların birçoğu hakkında Ergenekon, Balyoz gibi davalardan kaynaklı soruşturmalar da bulunduğunu anlattı.
İllerde savcıların delil araştırmasına girmeden, silahlı terör örgütü üyeliği suçundan suçüstü hükümleri gereğince hakim ve savcılar hakkında soruşturma yürüttüklerini belirten Yılmaz, HSK'nin de bu kişilere yönelik disiplin soruşturması açtığını kaydetti.
Bu soruşturmalar kapsamında toplanan delillerin HSK'deki havuzda bir araya getirildiğini ifade eden Yılmaz, "Bu delil havuzu sebebiyle Adalet Bakanlığı o kitapçıkta adli soruşturmalarda karar verecek hakimlere, 'Karar vermeden önce HSK ile istişare edersen, bu delilleri istersen göreceksin' diyor. Bu, darbe soruşturmalarının daha sıhhatli yapılması, adil yargılama, sanık, mağdur haklarına halel getirmeme adına yapılmış bir açıklama mahiyetinde. Amacı bu. Olay bu. Bazen sanığın lehine deliller de oluyor. Adil yargılanma, mağdur haklarının korunması için, varsa o delilin paylaşılmasına yönelik bir olay bu." diye konuştu.
"HSK'yi siyasi polemiklerin dışında tutmak istedim"
Yılmaz, bu konuda şu ana kadar neden açıklama yapmadığı konusunda ise şunları söyledi:
"Çünkü HSK taraf değil. Ben bugüne kadar HSK'yi siyasi polemiklerin dışında tutmak istedim ama dünkü Yargıtay Başkanımızın açıklamasının ardından artık bir zaruret oldu. Bu tamamen kamuoyunu bilgilendirme amacıyla yapılan bir açıklama, cevap amacıyla değil. Anayasa'nın 138. maddesi açık, hiçbir makam ve merci, yargı yerlerine emir ve talimat veremez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Bunu her hukukçu, gönlünün, beyninin köşesine nakşetmiştir. Zaten suç, ceza kanununda suç olarak düzenlenmiş. Bunu en iyi bilen hukukçulardır. Kemaliyle yetişmiş erdemli bir hukukçu, hukuk devleti hususunda, yargı bağımsızlığı hususunda, hukukun üstünlüğü hususunda aynı sevdaya sahiptir. O yüzden hiçbir hukukçu, bir hukukçuya tesir etmek istemez. Kendi kardeşim hukukçu, ona bile söylemekten hicap duyarım. Buna herkes aynı şekilde titizlik gösterir. Bakanlıktaki görevli arkadaşlarımızın hepsi de birinci sınıf hakim, onlar da aynı hasletlere sahip insanlar. Derdimiz adalet, bir derdimiz yok."
Bir gazetecinin, "Tahliye kararı vermeden HSK'ye sorun diye bir şey yok mu?" sorusuna karşılık Yılmaz, "Böyle bir şey olabilir mi? O bir suç. Hiçbir hukukçu böyle bir şeyi aklının köşesinden dahi geçirmez." dedi.
Bir başka soru üzerine, avukatlıktan hakimliğe geçişle ilgili kura çekiminin ertelenmesini de değerlendiren Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:
"Bunlar avukat arkadaşlarımız. Bazı bilgiler olabiliyor haklarında, icra takibi, darp olayı veya yakınları ile ilgili başka bilgiler olabiliyor. Biz bu tür olanlarla ilgili görüşme bile yapmadan dedik ki (net olanları kabul edelim, tartışılacak olanları tartışalım). Bu bilgiler sadece terör örgütü niteliğinde değil. Neye bakıyoruz? Bu eylemin neden kaynaklandığına bakıyoruz. (Engel mi hakim savcı olmaya) diye bakıyoruz. Kamu görevlilerinin en değerlisi hakimlik ve savcılık çünkü güven vermeli, davranışıyla, ahlakıyla. Titizleniyoruz. Herhangi birisini almıyoruz. Çok doğal. HSK de bu hassasiyeti taşıdığı için daha fazla bilgi ile değerlendirmek istiyor. Çok büyük hassasiyet oluştu, biz de dedik ki (19'una erteleyelim kurayı ve dosyalarını getirtip biraz daha çalışalım değerlendirelim ve kabullerimizi buna göre yapalım)."