Ülkücü Ozan Arif haykırdı: Hayır... Hayır... Hayır...
Mehmet Canbolat, Ozan Arif ile Almanya'da görüştü ve neden "hayır" bayrağını çektiğini anlattı.
TOPLUM GAZETESİ / ALMANYA : Mart 2017 Sayısı Özel Söyleşi
Ozan Arif. Bilen, iyibilir bu ismi. Siyasi kavgaların içinde sazı ve sözüyle yükselen bir değer O milliyetçi kesimler için.
O bir ozan ve önder aynı zamanda. Siyasi düşüncelerine ve inandığı politik çizgiye belki karşı olabilirsiniz. Ama siz reddetseniz bile, dünde olduğundan çok bugün, sözüne kulak verilen bir isim O; hem Türkiye’de, hem Avrupa ülkelerinde.
Yaşamının önemli bir bölümünü Almanya Türkiye arasında sazı ve sözüyle koşarak geçiren Ozan Arif, son aylarda içinde bulunduğu sağlık sorununa rağmen, bugün ortaya koyduğu kesin çizgisiyle hemen herkesin dikkat kesildiği bir isim. Çünkü, ülkücü camia içinde Genel Başkan Devlet Bahçeli’ye isyan bayrağını açan ilk isim ve teşkilatın AKP’ye köprü yapılmasına da, son derece öfkeli. O nedenle sadece Bahçeli’ye "Hayır“ demekle kalmıyor ve "Türkiye’de tek kişi sultasına da kesinlikle Hayır diyorum.“ diye ekliyor. "Nefesimin yettiğince inatla ama inanarak haykırıyorum“ kararlılığını gösteriyor. Bugünlerde MHP Genel Başkanı’nın ani bir dönüşle Başkanlık Sistemi’ne destekçi olmasına anlam veremeyip, Bahçeli’ye muhalefet yapanların sayısı hızla artıyor. Ancak Ozan Arif’in muhalefeti, herkesin suspus olduğu dönemlere dayanan kararlı bir duruş.
"Kara Listeye Alındım“
"Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar“ misali, genel başkan ve yakın çevresi tarafından dışlanmış. Teşkilata ve MHP güdümündeki yerel yönetimlere adeta "öcü“ olarak gösterilmiş. O nedenledir ki, Ozan Arif’in ülkücü camiası ile arasına adeta bir uçurum açılmış. Etkinliklerde Ozan Arif’i davet eden teşkilatlar anında "Kara Liste“ye alınır olmuş. Tek suçu ise, milliyetçi bir ozan olarak, gördüğü yanlışlıkları, hiç çekinmeden, inandığı boyutuyla dillendirmesi.
Sanat, ozanlık ve siyaseti kendisi için ayrılmaz bir yaşam parçası olarak benimsemiş bir isim O.
Frankfurt’taki özel görüşmemizde: "Türkiye’de 16 Nisan’daki Referandum için, Hayır Bayrağı’nı çeken ilk isimlerdensiniz. Neden?“ diye soruyoruz. "...Memleket güllük gülistanlık giderken...“ demeye kalmıyor, başlıyor Ozan gerekçelerini sıralamaya.
"O kadar çok sebep var ki...“ diyor ama önce bir görüntüye işaret ediyor, O da İstanbul’da MHP İl Teşkilatı’nın Şubat ayı ortasında düzenlediği bir anma gününde, sahnenin kenarına Bahçeli ile birlikte Recep Tayyip Erdoğan’ın resminin asılmış olması. Bu görüntü Ozan Arif’i çok yıkmış anlaşılan. Kafa sallıyor:
"Milliyetçiliği ayaklarımın altına alırım diyen bir zat-ı, gençlerimize sevdirmeye çalışıyorlar. İşte bu manzaraya yorum yapmayı bile kendime zul görüyorum, inanın bana...“ diyor Ozan Arif, ülkücü hareketin getirildiği noktayı işaret ederken.
"Oysa böyle mi olurdu Bozkurtlar’ın gecesi? Böyle mi?“ diye kahır dolu sitem kusuyor.
Türkiye’den ve sınır ötesinden hemen hergün asker şehitlerinin geldiğini duydukça adeta eriyor Ozan Arif. Memleketin son 15 yılda sürüklendiği derin çukurdan ötürü devlete yön verenleri ağır biçimde eleştiriyor ve topluma da seslenerek: "Nasıl derin bir uçuruma itildiğimizin hala farkında değiliz. Yazık. çok yazık!“ diyor.
Yurtdışında referandum için sandıkların 25 Mart-9 Nisan tarihleri arasında konsolosluklarda açılacağını belirten Ozan Arif, Almanya’yı yurt edinen tüm seçmenleri oy kullanmaya çağırıyor. Ozan Arif: "İki eliniz kanda bile olsa, sandığa gidiniz ve oyunuzu "canım memleketimizi“ düşünerek, -Hayır- yönünde kullanınız“ diyor. Bu konuda Türk milliyetçilerine, ülkücü teşkilatlara da önemli bir yurtsever sorumluluk düştüğünü özellikle vurguluyor. "Sandıklara sahip çıkalım“ diyor.
Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk toplumunun sistematik biçimde kandırıldığını, sürekli düş kırıklığı yaşatıldığını belirten Ozan Arif: "Bakın, Başbakan Binali Yıldırım, Şubat ayında Almanya’ya geldi. Binbir vaad verdi. Milletin sırtını sıvadı ve gitti.“ Ancak ben aziz milletimin, memleketi uçuruma sürükleyen bu oyuna gelmeyeceğine ve aklını kullanarak, memleketi tek kişiye emanet etmeyeceğine inanıyorum. Herkesi hayırlı bir amaç için, sandıkta -Hayır- oyu vermeye Allah rızası için davet ediyorum“ diyor.
Ozan Arif dertli. Bir o kadar da, mücadele adamı. O, inanmış, gerçek bir Türkiye milliyetçisi. Öyle ki, sohbetimizin sonunda: "Bu seçimde, Tanrı Türkiyemizi Korusun“ diyor, sık sık. Bir de ekliyor Bahçeli ve onun çıkışlarına direnmeyip, memlekette Başkanlık/Sultanlık için AKP’ye omuz verenlere:
"MHP’yi kuru bir “evet "uğruna uçuruma sürüklüyorlar. Esasında onların derdi “evet" bile değil, koltuk uğruna koltuk!.. Şimdi biliyorum kendini “evet" kelimesine zincirlemiş olan bazı zavallılar, dün içine tükürmeye kalktıkları benim çömleğimi, gelip bana savunmaya kalkacaklar. Hiç boşuna savunmasınlar! Zira kendileri onu savunurken, ne kadar sahtekârsa, savundukları da “koltuk için evet" derken, en az onlar kadar sahtekâr!..“
"Bir Tek Türkiye Var“
Evet, O doğum yeriyle Giresunlu bir Karadeniz evladı. Ama Samsun’u yaşam yeri seçmiş olmasından gerek, oranın denizindeki dalgalar kadar da yer yer hırçın. 1980’den bu yana bulunduğu Almanya’da ise, biraz da Frankfurtlu. Ozan Arif, oldukça dertli. Ama hiçbirşey umurunda değil. Onun için varsa da yoksa da, Mustafa Kemal Atatürk’ün silah arkadaşlarıyla birlikte ve binlerce kahramanın Türk milletine miras bıraktığı bir tek "vatan“ var. Onun adı Türkiye!
Mücadelesi de, referandum için "Hayır“ bayrağını ön saflarda açması da işte bu Türkiye için... Milletin bütünlüğü için... Barış, huzur ve demokrasi için. Hukuk devleti için...
"Umutlu musunuz sonuçtan?“ diyoruz. Yanıtı çok açık:
"Şunu hiç unutmayınız. Umudunu kayıp edenin, kaybedecek başka bir şeyi kalmaz. Ben hiçbir zaman, umudumu yitirmedim. Son nefesime kadar... Allahım’ın bana bahşettiği hayat kadar..."
Ne diyelim! Yolu açık olsun Ozan Arif’in. Sağlığı yerinde olsun.
Ülkesini seven, toprağına bağlı türküleriyle insanlara doğru yolu ve memleket sevdasını yine eski günlerde olduğu gibi dalga dalga taşısın, diliyoruz.
EK: Ozan Arif Diyor ki;
Şehitsiz bir tek gün yok,
Yasa boğulduk, yasa...
Beylerin’se tek derdi,
Yeni bir "Anayasa“...
Yasa bile bir maske
"Başkanlık“ esas tasa...
Yani bunlar diyor ki;
Üstüne basa... basa...
Başkan yapın kan dursun
Gayet net, gayet kısa...
Mehmet CANBOLAT - FRANKFURT
ulusalkanal.com.tr