Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kıbrıslı Türkler 'azınlık' konumuna indirgenemeyecek
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rumların hayalleri asla gerçekleşmeyecektir. Kıbrıslı Türkler, ortak sahibi oldukları Ada’da asla Kıbrıslı Rumların arzu ettiği şekilde bir 'azınlık' konumuna indirgenmeyecektir." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıslı Rumların Kıbrıs'ı bir "Elen Adası" olarak görmeye devam ettiklerini belirterek "Açıkça söylemek isterim ki Rumların bu hayalleri asla gerçekleşmeyecektir. Kıbrıslı Türkler, ortak sahibi oldukları Ada’da asla Kıbrıslı Rumların arzu ettiği şekilde bir 'azınlık' konumuna indirgenmeyecektir." dedi.
Erdoğan, Yunanistan'ın To Vima gazetesine verdiği mülakatta, Yunanistan-Türkiye ilişkileri, Avrupa Birliği (AB) ile ilişkiler, Batı Trakya Türk azınlığı, Lozan ve Kıbrıs sorununa ilişkin açıklamalarda bulundu.
Yunanistan ziyareti kapsamında Yunanistan Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopoulos ve Başbakanı Aleksis Çipras ile ekonomik ilişkiler konusunda da görüşmeler yaptığını anımsatan Erdoğan, ikili ticaret hacminin ülkelerin potansiyelini yansıtmaktan uzak olduğunu ve bunu 10 milyar dolara yükseltmeyi hedeflediklerini ifade etti.
Erdoğan, iki ülke arasındaki ulaştırma projelerine önem verdiklerine işaret ederek "Bu bağlamda, İstanbul-Selanik hızlı tren hattı, İzmir-Selanik feribot hattı ve İpsala-Kipi sınır bölgesinde ikinci bir köprü inşası, iki ülke makamlarının üzerinde çalıştığı projeler arasındadır." dedi.
Güney Gaz Koridorunu hayata geçirmek için iki ülkenin birlikte çalıştığına değinen Erdoğan, Kıbrıs'ın etrafındaki enerji kaynaklarına ilişkin, "Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının üretim ve kullanımına ilişkin bazı görüş ayrılıklarımızın bulunduğu ortadadır. Ancak ortak amacımız, bölgeye kalıcı barış getirmek ve bölgedeki herkesin refahını artırmaktır." değerlendirmesinde bulundu.
"Türkiye, Lozan’a da bağlıdır ve saygılıdır"
Erdoğan, Ege ve Akdeniz'deki meselelerde tek sorunun deniz yetki alanlarının belirlenmesi olmadığına dikkati çekerek "Varılacak çözümün de kapsamlı ayrıca her iki taraf için de hakkaniyete uygun olması gerekir. Ancak böyle bir çözüm sürdürülebilir ve kalıcı olabilir. Bu hususları tabiatıyla Cumhurbaşkanı Sayın Pavlopoulos ve Başbakan Sayın Çipras’la ele alıyoruz. Kışkırtıcı mahiyetteki bazı eylemleri engelleyecek adımların atılmasını önemsiyoruz. Nitekim bu tür adımlar ve olumlu söylem hem ortamın yumuşamasına, hem de mevcut diyalog kanallarının açık tutulmasına katkı sağlayacaktır." diye konuştu.
Lozan Anlaşması'nın Türkiye'nin Yunanistan ve diğer bazı ülkelerle ilişkilerini belirleyen temel anlaşma olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye, diğer tüm anlaşmalarına ve yükümlülüklerine olduğu gibi Lozan’a da bağlıdır ve saygılıdır. Başta azınlıklar olmak üzere de bugüne kadar anlaşmayı hassasiyetle uygulamıştır. Öte yandan, zaman zaman gerek ikili anlamda gerek diğer meselelerde sıkıntılarla, sorunlarla ve uygulama yanlışlarıyla karşılaşabiliyoruz."
Erdoğan, bugünün ve 94 yıl öncesinin şartları ve çözüm yolları arasında farklılık bulunduğunu, zamanın şartlarına iyi adapte olunması gerektiğini ifade ederek "İyi niyet ve samimiyet korunduğu müddetçe, aşılamayacak hiçbir sorunumuz olmadığına inanıyorum. Ege konusu ve diğer meselelerde diplomatik kanalların işliyor olması bu bakımdan memnuniyet vericidir. Bu çerçevede dostluğumuzu ve iş birliğimizi Lozan gibi bir temel anlaşmanın ruhuna ve lafzına uygun şekilde inşa etmek istiyoruz." şeklinde konuştu.
"Rumların bu hayalleri asla gerçekleşmeyecektir"
Kıbrıs sorununda yarım asırdır devam eden müzakerelerde Kıbrıslı Rumların yeni ortaklık devletinde güç paylaşımı açısından ciddi sorunlar yaşadıklarını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Onlar, Kıbrıs’ı halen bir 'Elen Adası' olarak görmeye devam ediyorlar. Zaten 1960 Cumhuriyeti’nin sadece üç yıl içinde çökmesinin nedeni de buydu. Açıkça söylemek isterim ki Rumların bu hayalleri asla gerçekleşmeyecektir. Kıbrıslı Türkler, ortak sahibi oldukları Ada’da asla Kıbrıslı Rumların arzu ettiği şekilde bir 'azınlık' konumuna indirgenmeyecektir. Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini temel alan bir zihniyet değişikliği olmadığı sürece, çözüme yönelik müzakereler de sonuçsuz kalmaya mahkumdur."
Erdoğan, Kıbrıslı Türklerin Annan Planı'na büyük bir çoğunlukla olumlu oy verdiğini hatırlatarak "Rumlar ise birkaç ay önce Crans-Montana’da yaptıkları gibi, o dönemde de çözümden kaçtılar. Halihazırda BM Genel Sekreteri’nin taraflara çağrısı doğrultusunda değerlendirme süreci içindeyiz. Ada’da iki tarafta 2018 yılı başında yapılacak seçimlerin ardından Kıbrıs konusunda nelerin konuşulabileceği de daha net ortaya çıkacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
"AB ile 'özel ortaklık' senaryosunun bizim için hiçbir geçerliliği yok"
Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğinin her zaman stratejik hedefi olduğunun altını çizen Erdoğan, "Bu bağlamda, ‘özel ortaklık’ senaryosunun bizim için hiçbir geçerliliği yoktur. AB tarafının bütün çifte standartlarına rağmen biz hala iyi niyet ve gayretle üyelik yolunda çalışmaya devam ediyoruz. Yapıcı eleştiri fasıl blokajıyla değil, fasıl açmakla olur." dedi.
"Batı Trakya Türk azınlığı etnik kimlik, eğitim, dini özgürlükler gibi alanlarda sıkıntı çekiyor"
Erdoğan, Batı Trakya Türk azınlığına ilişkin uluslararası anlaşmalar ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) doğrultusunda hak ve özgürlüklerin sağlanmasını talep ettiklerini kaydederek "Bugün Türk azınlığı maalesef etnik kimliğinin tanınması, eğitim, dini özgürlükler gibi alanlarda sıkıntı çekiyor. Ülkemizin beklentisi de bu sorunların hallolarak, ikili ilişkiler gündeminden düşürülmesidir." diye konuştu.
Başbakanlığı döneminde Türkiye'deki Rum azınlığın hak ve özgürlükleri anlamında pek çok açılımın gerçekleştirildiğini hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu konudaki beklentimizi Atina’da Cumhurbaşkanı Sayın Pavlopoulos ve Başbakan Sayın Çipras’a da ilettim. Batı Trakya Türk azınlığının, etnik, dini ve kültürel kimliğini koruyarak Yunanistan’ın refahına katkıda bulunmaya devam etmesi yönündeki mesajımı, bu ziyaret vesilesiyle hem Atina’da hem Batı Trakya’da yineledim."
"Suriye konusunda uluslararası toplum zayıf kaldı"
Suriye'deki savaşın 7 yıldır devam ettiğini hatırlatan Erdoğan, "Bu konuda gerek uluslararası toplumun gerek Avrupa’nın gereken iradeyi göstermekte zayıf kaldığını hep birlikte gördük. Türkiye, liderlik göstererek sorunun çözümü için iradesini ortaya koydu. DEAŞ terör örgütüyle mücadelede en büyük çabayı gösterdi." şeklinde konuştu.
Erdoğan, Astana sürecinin gerilimi azaltma bölgeleri ile ateşkesin sağlanmasına katkıda bulunduğunu vurgulayarak, "Komşularımızın toprak bütünlüğü, siyasi birliği ve egemenliğini destekliyoruz. Hiçbir ayrım yapmadan tüm terör örgütleriyle mücadelede kararlıyız. Müttefiklerimiz ve ortaklarımız için güçlü, güvenilir ve kararlı bir dostuz." değerlendirmesinde bulundu.
"38 bin kamu görevlisi vasifesine iade edildi"
Erdoğan, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi öncesinde örgüte ve mali kaynaklarına karşı harekete geçildiğini anlatarak, "Kısaca darbe teşebbüsü, örgütün Türkiye'de ayakta kalabilmesi için son şansıydı. Yapılan tahkikatlar sonucunda, FETÖ mensubu sivillerin, 15 Temmuz gecesi, darbe teşebbüsünün operasyon merkezi konumundaki Akıncılar Hava Üssü'nde bulundukları ve üsteki üst düzey subaylara emir verdikleri saptanmıştır. Buna ilaveten, binlerce subayın ve astsubayın FETÖ ile irtibatlı olduklarını itiraf ettikleri ifadeleri, video kayıtları ve darbeciler arasındaki muhabere mevcuttur." şeklinde konuştu.
OHAL uygulamasına getirilen eleştirilere ilişkin bir soru üzerine, bu uygulamaya birçok demokratik ülke tarafından başvurulduğuna işaret eden Erdoğan, "Ancak çoğu zaman burada bir bilgi kirliliği yaşandığını görüyoruz. Türkiye'de gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklanan hiç kimse yoktur. Ancak kendilerini gazeteci olarak niteleyen ama farklı suçlara bulaşan kişiler vardır. Adi suçlara bulaşmış; gasp, hırsızlık, terör, şiddet gibi suçları işlemiş şahıslar bile maalesef gazeteci olarak yansıtılıyor. Bu, haksızlıktır." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) çerçevesinde alınan tedbirler için gözden geçirme mekanizmaları oluşturduklarını dile getirerek, "Yapılan değerlendirmeler sonucu yaklaşık 38 bin kamu görevlisini tekrar vazifelerine iade ettik. 350 civarında kurum, vakıf ve dernek yeniden açıldı." bilgilerini paylaştı.