Bakımevinde akıl almaz işkence! Çocuklar kelepçeleniyor, aç bırakılıyor ve ölüme itiliyor!

İbn-i Sina Özel Bakım Merkezi'nde çalışan üç hasta bakıcı fotoğraflarla savcılığa başvurdu: Çocuklar kelepçeleniyor, aç bırakılıyor, kalorifer peteklerine bağlanıyor. Yedi yaşlı hasta ambulans çağrılmadığı için öldü.

Abone ol

Bursa’da, ağır zihinsel hastalığı bulunan kişilerin tedavi gördüğü İbn-i Sina Özel Bakım Merkezi, bir dizi skandal iddiayla çalkalanıyor. İnsanlık dramının yaşandığı Bakım Merkezi’nde çalışmış üç hasta bakıcının savcılığa verdiği ifadelere göre çocuk hastalar dövülüyor, kelepçelenip peteklere bağlanıyor, elleri ve kolları koliyle bedenlerine bağlanıyor ve aç bırakılıp yanlış ilaçlar veriliyor. Ailelerin getirdiği yiyecekler verilmiyor ve çocuklar aç bırakılıyor. Ayrıca iddiaya göre, yedi yaşlı hasta gerekli bakımı görmediği, vaktinde hastaneye kaldırılmadığı ve ambulans çağrılmadığı için hayatını kaybetti. Üç hasta bakıcı, çocukların kelepçe takılmış halde fotoğraflarını savcılığa sundu. Bu arada, bakım merkezi müdürü İbrahim Halil Divli’yi telefonla aradık. Divli iddialar için ‘Doktor raporu üzerine yalnızca bir çocuğa kelepçe takıldığını’ söyledi.

Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre, İbn-i Sina Özel Bakım Merkezi’ndeki skandal ilk olarak, Bursa Barosu İnsan Hakları Komisyonu’na yansıdı. Komisyon başkanı Avukat Özgür Kemal Yetkin, ifadelerini aldığı üç hasta bakıcıyı Bursa Başsavcılığı’na yönlendirdi. Bakım merkezinde, 25 Kasım 2013’te işe başlayıp altı ay görev yapan S.D., geçen 15 Nisan’da ifade verdi. S.D., ifadesinde, S.K. isimli çocuğun görevlilerce odaya kapatılıp koli bandı ve halatla kalorifer peteğine bağlandığını iddia ederek, şöyle dedi:

KELEPÇEYLE BAĞLADILAR

“S.K. isimli 16-17 yaşlarında bir çocuk odaya kapatılarak, koli bandı ve halatla petekten peteğe bağlı şekilde bekliyordu. İbrahim Halil Divli ve A.D.’ye sorduğumda çocuğun saldırgan olduğunu, bundan dolayı bağladıklarını söylemişlerdi. S.K. isimli çocuğa ve diğer çocuklara İ.H.D., A.D., M.D., S.A., E.Ö. isimli idareciler ve iş yerinin çalışanı olan M.K. tarafından çok kez dayak atıldığını gördüm. Hatta A.D., çocuklardan birini arkadan ters kelepçe takarak, koltuğa doğru hızla iteledi. Ne olduğunu sorduğumda bana, ‘S. hanım bunlara iyi davranmayın, bu şekilde davranacaksınız, sizin güçlü olduğunuzu hissetsinler’ dedi. Çocuğun ayağına kendi ayakkabısının sivri topuğu ile basarak ezdi; ‘Bunu da yapacaksınız’ dedi.” Otizm hastası Batuhan Teyemmüroğulları adlı hastaya yanlış ilaçla zehirlendiğini ve bunun örtbas edildiğini savunan S.D., “Hastaları aç bırakıyorlardı. Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nün hazırladığı yemek listesi uygulanmazdı. Ucuz olanlar hastalara verilirdi. Hijyen kurallarına uyulmazdı. Et, süt veya balık verilmezdi. Çocuklardan birinin devamlı kusmasından dolayı Dörtçelik Çocuk Hastanesi’ne götürmüştüm. Doktor bana çocuğun vitaminsiz kaldığını söyleyerek, beslenme listesi vermişti. Bu listeyi idareye verdiğimde dikkate almamışlardı.” S.D. ayrıca, 55 yaşlarından Erdal İnan adlı hastanın ihmal sonucu öldüğünü savunarak, şu bilgileri verdi: “İnan devamlı bacağının ağrıdığını söylerdi. Dört beş ay bu şekilde yaşadı. Bir gün düştüğünü öğrendik. İdare’ye ‘Erdal’ın bacağından şikayeti var, yürüyemiyor’ dedik. S.G. adlı şahıs bize ‘Erdal bey inadından yapıyor’ diye cevap verdi. İki üç ay sonra yürüyemez hale gelince hastaneye götürdüler. Kalçasının kırık olduğunu öğrendik. Ameliyat oldu ancak iyileşemedi. Bir ay kadar sonra da öldü. İnan’ın ölümünün idarecilerin ihmali sonucu olduğunu düşünüyorum.”

Otizm hastası Batuhan Teyemmüroğulları adlı hastaya yanlış ilaçla zehirlendiğini ve bunun örtbas edildiğini savunan S.D., “Hastaları aç bırakıyorlardı. Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nün hazırladığı yemek listesi uygulanmazdı. Ucuz olanlar hastalara verilirdi. Hijyen kurallarına uyulmazdı. Et, süt veya balık verilmezdi. Çocuklardan birinin devamlı kusmasından dolayı Dörtçelik Çocuk Hastanesi’ne götürmüştüm. Doktor bana çocuğun vitaminsiz kaldığını söyleyerek, beslenme listesi vermişti. Bu listeyi idareye verdiğimde dikkate almamışlardı.” S.D. ayrıca, 55 yaşlarından Erdal İnan adlı hastanın ihmal sonucu öldüğünü savunarak, şu bilgileri verdi: “İnan devamlı bacağının ağrıdığını söylerdi. Dört beş ay bu şekilde yaşadı. Bir gün düştüğünü öğrendik. İdare’ye ‘Erdal’ın bacağından şikayeti var, yürüyemiyor’ dedik. S.G. adlı şahıs bize ‘Erdal bey inadından yapıyor’ diye cevap verdi. İki üç ay sonra yürüyemez hale gelince hastaneye götürdüler. Kalçasının kırık olduğunu öğrendik. Ameliyat oldu ancak iyileşemedi. Bir ay kadar sonra da öldü. İnan’ın ölümünün idarecilerin ihmali sonucu olduğunu düşünüyorum.” YEDİ KİŞİ ÖLÜME İTİLDİ F.M. adlı hastabakıcı da idarecilerin çocukları dövdüğünü savunarak, “Çocukları dövüp ağızlarına acı biber dolduruyor, ellerine kelepçe vuruyorlar. Yunus Yıldız adlı çocuğa annesinin getirdiği yemeği vermiyorlar. Bu çocuk o sırada camları kırdı; elini kolunu kesti. Döven kişi, M.D.’ydi. Çocuklar sürekli aç kalıyor, hastabakıcılara saldırıyor” dedi. F.M., şizofreni hastası olan Hüseyin Köz’ün kalp krizi geçirmesine rağmen ambulans çağrılmadığını ve ölümüne neden olunduğunu savundu. F.M. ayrıca, 50-55 yaşlarında Mehmet isimi bir hastanın kalp krizi geçirdiği halde hastaneye götürülmediği için can verdiğini ileri sürdü. 70 yaşlarındaki Ayşe adlı bir hastanın da “diyetine ve temizliğine dikkat edilmediğinden” öldüğünü savundu. F.M., Bursa Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’ne sunduğu yazılı ifadesinde de, Erdal İnan, Nuri Acar, Rıza Koca ve “Mümin” ve “Güllü teyze” adlı yaşlı kişilerin ölümüne terk edildiğini ileri sürdü. F.M., bakım evi sahibi İbrahim Halil Divli’nin kadın hastaları taciz ettiğini savundu. KOLİYLE VÜCUTLARINI BAĞLADILAR K.M. adlı hasta bakıcı da 2013 yılında işe başladığı merkezde çocuk bölümünde çalıştığını belirterek, “Dört ay burada çalıştıktan sonra zihinsel ve ruhsal engelli çocuklara ceza mahiyetinde ağızlarına pul biber sürüyorlardı. Bazı çocukların ellerine polislerin kullandığı türden kelepçeler takıyorlardı. Bazen çocukların kollarını ve bacaklarını bedenlerine koli bandıyla bağladıklarına şahit oldum” şeklinde ifade verdi. D. isimli hasta bir kadına E.B. isimli şizofreni hastası bir erkeğin cinsel tacizde bulunduğunu iddia eden K.M., “Zaman zaman birlikte olurken yakalandıkları oldu. Eleman yetersizliğinden dolayı bu tür olaylara göz yumuluyordu” dedi. K.M.; ifadesinde, Mümin Ustaer adlı orta yaşlı hastanın kustuğu halde hastaneye kaldırılmadığını ve sabah ölü bulunduğunu ileri sürdü. Güllü adlı hastanın ranzasından düştüğü ve bacağı şiştiği halde tedavi ettirilmediği için öldüğünü, Rıza Yavaş adlı hastanın da aynı akıbete uğradığını savundu. K.M., ifadesinde şunları söyledi: “Çok fazla yemek çıkmadığı için hastalara az yemek veriliyordu. Yemeklerden her türlü kıl çöp çıkıyordu. Biz de aynı yemekten yiyorduk. Yedi kilo vermiştim. Yöneticiler hastalara hemşire odasında, asansörde ve müdür odasında her türlü işkenceyi yapmaktadırlar. Erkek, kadın ve çocuk hastalar aynı ortamda kalıyordu. Hatta banyo ve tuvalet ihtiyaçlarını aynı yerde görüyorlardı. Tasarruf olması için aynı jiletle tüm hastaları tıraş ediyorlardı. Hastalar hepatit’li olmasına rağmen diğer hastalara bulaşmasını engellemek için bir şey yapmıyorlardı.”

MÜDÜR: SADECE KELEPÇE İDDİASI DOĞRU Bakım Merkezi Müdürü İbrahim Halil Divli, Radikal’e yaptığı açıklamada çocuklardan yalnızca birine, “doktor raporu” üzerine kelepçe takıldığını söyledi. Diğer suçlamaların asılsız olduğunu ve iddia sahibi kadını işten çıkardığı için bu suçlamaların yöneltildiğini söyledi. Halen merkezde altısı çocuk, 55 kadar hastanın kaldığını kaydeden Divli, “Biz ağır özür insanların bakımını yapıyoruz. Bunları bakımları farklıdır. Bir tane çocukla ilgili böyle bir şey (kelepçe takma) var. Ama bu doktor kontrolünde olan bir şeydir. ‘Doktor kelepçe takın’ diyor. Doktorun yazısı var” dedi.

ulusalkanal.com.tr

HSYK'dan o hakimler için jet toplantı Gündem Nepal'deki depremin ardından Türkiye'yi ürküten uyarı Gündem Ak Saray’da ikinci aşk skandalı Gündem Vatan Partisi Heyeti İran'da Gündem