Batı ve Doğu halklarının ortak düşmanı
Batıda yükselen ırkçılık ve doğudaki izdüşümü etnik milliyetçilik ve siyasal İslam aynı yumurtanın ikizleridir
Batıda yükselen ırkçılık ve doğudaki izdüşümü etnik milliyetçilik ve siyasal İslam aynı yumurtanın ikizleridir
Başta Ortadoğu olmak üzere Asya ve Afrika’da terör örgütlerini destekleyen Batılı hükümetler bir taşla iki kuş vurmayı hedefliyor.
Batı halklarına El Kaide, IŞİD ve türevlerinin korkusu ile ekonomik kriz unutturulurken, bir yandan da baskıcı ve ayrımcı yasalar kolaylıkla geçiriliyor. Doğu’da ise bir yandan ülkeler parçalanıyor diğer yandan da “sahte antiemperyalist” siyasal İslamcı hareketlerin Batı’ya karşı mücadele ettiği palavrası ile halklar uyutuluyor.
Öte yandan etnik milliyetçi hareketler, Lenin’in “halkların kendi kaderini tayin hakkı” kavramı adı altında Batı’nın ilericilerine “özgürlük savaşçısı” adı altında pazarlanıp, Doğu’da halkların birbirine düşürülmesi alkışlatılıyor.
Huntington’un “Medeniyetler Çatışması” tezini oldurmaya çalışan emperyalizm, yarattığı siyasal yanılsamalar yolu ile Batı ve Doğu halklarını birbirinden uzaklaştırarak, yönetilmelerini kolay hale getiriyor.
İspanya iç savaşında faşizme karşı mücadele eden Uluslararası Tugay’ın fedailerinden, Cezayir’de Fransız sömürgeciliğine direnen Fransız Komünistlerine ve özgür Filistin için canını veren Batılı gençlerin kurduğu halklar arasındaki kardeşlik köprülerine kadar bütün kazanımlar teker teker havaya uçuruluyor.
Batı halklarına, dünyadaki zulümden kendi hükümetlerinin sorumlu olduğu gerçeği unutturuluyor.
Dün emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı mücadele eden üçüncü dünyalı kardeşleri ile omuz omuza savaşan Batı’nın devrimci gençleri, bugün aynı topraklara ya IŞİD militanı olmaya, ya Ayn el Arap’ta ABD’lilerle birlikte savaşa katılmaya ya da Batı’nın sivil eli olarak adlandırılan sivil toplum örgütlerine gönüllü hizmet etmeye geliyorlar.
BATI KOMPLEKSİ İLE YAŞAYAN AYDINLARIN AÇMAZI
Keza doğudaki gençler ise “Şeytan Batıya” veya “diktatörlüğe” karşı savaşıyoruz adı altında bizzat Batılı istihbarat örgütlerince yönetilen siyasal İslamcı veya etnik milliyetçi örgütlerin ağına düşürülmüş durumda.
Etnik veya dini azınlıkları desteklemeyi solculuk olarak yutturmaya çalışan Bernard Henry Levy gibi “büyük entelektüellerin” halkların sorunlarına merhem olmasını beklemek en hafif tabirle naiflik olacaktır.
Ülkemizdeki izdüşümleri ise ayrı bir dram konusudur.
Avrupa kültürüne karşı aşağılık kompleksi besleyen bu zümre, üzerinde yaşadığı topraklardaki gelişmeleri bile Batı’dan takip etmektedir.
Yunanistan’da AB emperyalizmine karşı milli bir söylemle iktidarı alan SYRIZA’yı, etnik milliyetçi HDP ile aynı çizgide gören bu grupların halkların dertlerine merhem olmasını beklemek zordur.
Ülkesinde yayımlanan bir kitabı veya bir filmi dahi ancak Batı beğendiğinde fark edenler, ne Batı ne de Doğu halklarına yararı olmayan siyasal sülükten başka bir şey değildir.
DOĞU VE BATI HALKLARININ KADERİ ELİMİZDE
Keza Atlantik menşeli, siyasal İslamcı hareketlerin “sahte” antiemperyalist politikalarının bölgemizi ve dünyayı getirdiği durum ortadadır.
Medeniyetler Çatışması tezinin hayata geçirilmesinde başrolü oynayan bu grupların bu teze karşı mücadele etmeleri doğanın kanununa aykırıdır.
Klişe bir ifade ile Batı ve Doğu arasında köprü rolü oynayan Türkiye’nin ilerici kuvvetlerinin sadece bölgemizin değil, dünyanın da içinde bulunduğu bu siyasal açmazı aşmada rolü belirleyici olacaktır.
Doğu halklarının uyanışına öncülük eden Mustafa Kemal önderliğindeki milli mücadele kadrolarının gerçekleştirdiği devrimin sonuçları Avrupa’dan da hissedilmiştir.
Asya ve Afrika’nın dört bir köşesinde, Kurtuluş Savaşımızdan örnekle yola çıkan sömürgecilik karşıtı hareketler patlak vermiştir. Bu hareketlere destek veren Avrupalı sosyalistler ise vatandaşları oldukları ülkelerin emperyalist politikaları ile savaşmak cesaretini gösterebilmiştir.
Önümüzdeki dönemde, Türkiye’nin sosyalistleri, milliyetçileri ve halkçı kuvvetleri olarak oynayacağımız rolün önemi büyüktür.
Sadece Doğu halklarının değil, emperyalist hükümetlerinin baskıcı politikaları ile uyuşturulmuş Batı halklarının da sorumluluğu sırtımızdadır.
Sinan Güzaltan
ulusalkanal.com.tr