Ersoy Akalın yazdı: Bu Müfredat Hükümsüzdür!
Cumhuriyet devrimlerinin hukuk alanı yanında önemli bir yer tutan başka bir alanı eğitimdir. Hukuk, kişiler arası ilişkileri kurallara göre düzenleme işi olduğu gibi, eğitim, kişileri bu kurallarla düzene ve topluma uyacak kişiler yetiştirme alanıdır. Bunun için, Cumhuriyet devriminin eğitim alanında getirdiği ilkeler, hukuk alanında getirdiği ilkelerin aynı olmasına rağmen, uygulamalar eğitim dışı etkenlerle yürümüştür. Bu etkenler kişisel alışkanlıklar, siyasi ve dini etkenlerdir. Cumhuriyet Devrimi, eğitimde temel stratejisini "Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" nesiller yetiştirme olarak belirlemiştir. Halk mektepleri, öğretmen okulları, halkevleri, halk kütüphaneleri, köy enstitüleri açmış; eğitimde milliciliği ve devletçiliği benimsemiştir. Hukuk alanında olduğu gibi eğitim alanında da temel ilke, eğitimi birleştirme ve bütünleştirme ilkesidir. Bu ilke Müslüman olan ya da olmayan ilk eğitimin devlet yetkisi içine alınması, milli eğitim kavramını getirmesidir. Bu kavramın önderliğini Atatürk yapmıştır. Haziran 1921’de bir eğitim kongresindeki konuşmasında şu sözleri söylemiştir: "Bu savaş yıllar içinde bile dikkatle hazırlanması gereken milli eğitim programları geliştirmeliyiz. Bütün eğitim sistemimizin verimli olarak çalışacağı temelleri hazırlamalıyız. Benim inancıma göre ulusumuzun geri kalışında geleneksel eğitim yöntemleri en büyük etken olmuştur. Ulusal eğitimden söz ettiğim zaman bütün geleneksel inançlardan, Doğu'dan ya da Batı'dan gelen bütün yabancı etkilerden arınmış, ulusal niteliğimize uyan eğitimi anlıyorum." Ulusal eğitimin birleştirilmesi sorunu, 1923'teki seçim kampanyasında ele alınmıştı. Kanunlaşması ise 1924'te çıkan Tevhid-i Tedrisat Kanunu oldu. Bu kanunla bütün eğitim, Milli Eğitim Bakanlığı'nın yetkisi altına alındı. Eğitim kurulu olarak medreseler kaldırıldı. Onun yerine aynı bakanlık tarafından İmam Hatip Okulları, İstanbul Üniversitesi'nde İlahiyat Fakültesi açıldı. 1
2002'de AKP'nin başa gelmesiyle o dönemin Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu’nun ilk işi, bir yönetmelik ile tüm İl-İlçe Milli Eğitim Müdürlerini görevden almak olmuştur. 2004 yılında AKP eğitimin omurgası olan müfredatı değiştirmekle işe başladı. Müfredat evrensellik adına değiştirildi. Ancak yapılan değişimlerde milli değerler bay-pas edilmiş; Atatürk, bilim, felsefe ve sanatın müfredattan uzaklaştırılması hedeflenmişti. Tüm Türkiye'de düz lise olarak bilinen genel liseler, Anadolu lisesine dönüştürüldü. Genel liseler tarihe karıştı. Bu arada Cumhuriyetin özünü benimsemiş Anadolu Öğretmen Liseleri de kapatıldı. Artık meslek ve Anadolu liseleri olmak üzere iki tip lise mevcut duruma getirildi. Bolca İmam Hatip Liseleri açılarak, mevcut öğrencinin %25 inin İmam Hatip Liselerinde okuması sağlandı. Ortaöğretim bazında bilimsel eğitimden ideolojik eğitime geçilmiş oldu. Bu ideoloji ki; din emelli bir eğitim yapısını doğurmaktan başka bir şey getirmedi. Ancak AKP istediği gibi bir gençliği hala yaratamamıştı. Bunun için 2017-2018 eğitim-öğretim dönemine girilirken MEB skandallarla dolu bir yeni müfredat hazırladı . İlkokul ve ortaokul düzeyinde 17, lise düzeyinde 24, İmam Hatip Liselerinde 10 olmak üzere toplam 51 ayrı müfredat, sınıflar esas alındığında ise 176 müfredat yenilendi. Yeni müfredatta evrim ve Atatürkçülük gibi konular azaltılırken 1. Meşrutiyet(1876), 2. Meşrutiyet (1908) ve Atatürk darbeci olarak gösterilirken. Mecelle, İslami ceza hukuku, inanç ayrımı, ve cihat ders kitaplarına giriş yaptı. Yeni müfredatta yer alacak bazı konulara göz atalım.
ATATÜRK VE ATATÜRKÇÜLÜK AZALTILDI
8. sınıf İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinde “Atatürkçü Düşünce Sistemi” ifadesi ve“Atatürk’ün öğrenim hayatından hareketle onun kişilik özelliklerinin oluşumu hakkında çıkarımlarda bulunur ifadeleri çıkarılmıştır”. “Mustafa Kemal’e suikast girişimini Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik tehditler çerçevesinde analiz eder” ifadesi de Cumhuriyet kelimesi çıkartılarak demokratikleşme ünitesinden çıkarıldı ve “Mustafa Kemal’e suikast girişimini analiz eder” şeklinde düzenlendi. “Türk milletinin cumhuriyet yönetimindeki kararlılığı ve çok partili siyasî hayata etkisi açısından Kubilay Olayı’nı analiz eder” cümlesi de taslaktan çıkarıldı. Kubilay Olayı’na Cumhuriyet yönetimindeki kararlılığı açısından değil Cumhuriyetle hesaplaşma noktasından ele alınmıştır. “Atatürk’ün kişilik özelliklerinden çok yönlülüğü, akılcılığı, bilimselliği, çağdaşlığı” kısımları taslaktan çıkarıldı.
Lise İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinde Atatürk ile ilgili müfredattan çıkarılan önemli konular şöyledir: “Mustafa Kemal’in İstanbul’daki faaliyetleri ve Samsun’a çıkışının gerekçeleri vurgulanır” kazanımından “Mustafa Kemal’in İstanbul’daki faaliyetleri” kısmı çıkarıldı.
4. sınıftan 12. sınıfa kadar okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersibde laikliğe sadece 12. sınıfta değiniliyor. Atatürk hiçbir sınıfta işlenmiyor. Atatürk 86 sayfalık müfredatta yer almıyor.
MEŞRUTİYETLERİN İLANI “DARBE” İMİŞ!
Yeni müfredatta geçen “1876, 1909 ve 1913 darbelerinin aktörlerine, iç ve dış sebeplerine, gerçekleştirilme şekillerine ve sosyo-politik sonuçlarına değinilir” ifadesiyle 1876 1. Meşrutiyet ve 1908 2. Meşrutiyet “darbe” sayılmaktadır. 1909 tarihi Hareket Ordusu’nun gerici isyanı bastırıp II. Abdülhamid’i tahtan indirdiği tarihtir. 2
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK “DARBECİ” SAYILIYOR!
23 Temmuz 1908’de ilan edilen 2. Meşrutiyet'in İlanından 9 ay kadar sonra İstanbul'da bir gerici isyan başlamıştır. 13 Nisan 1909'da (Rumi takvimde 31 Mart 1325) başlayan ayaklanma 31 Mart Olayı olarak bilinir. "Din elden gidiyor”diyerek harekete geçen gericiler Meşrutiyet’in ilanına karşıdır. İktidardaki İttihat ve Terakki Fırkası’na muhalif kesim olan aşırı dinci bir grup 13 Nisan'da Taksim Kışlası'ndaki Avcı Taburu'na bağlı İttihat ve Terakki muhalifi askerler Meclis’in önünde toplanmış ve isteklerini dile getirmişlerdir. Askeri bir isyan olarak başlasa da medrese öğrencilerinin de katılımıyla dini bir hal almıştır. Volkan Gazetesi Baş Yazarı Derviş Vahdeti elinde yeşil bayrakla “şeriat isteriz” diye üzerine nutuklar atmıştır. Ayasofya Meydanı’nda toplanan isyancılar rastgele ateş açarak Meclisi Mebusan önünde, Meclisi Mebusan Reisi Ahmet Rıza’ya benzetilen Adliye Nazırı Nazım Paşa ve İttihatçı Hüseyin Cahit Bey’e benzetilen Lazkiye Mebusu Arslan Bey öldürülmüşlerdir. İsyan 13 gün sürdü. II. Abdülhamid'in, isyanı izlemekle yetinmesi üzerine İttihat ve Terakki, Selanik’te bulunan 3. Orduya isyanı bastırması amacıyla İstanbul'a hareket etmesi emrini verir.Olayı bastırmak üzere Selanik'te “Hareket Ordusu” hazırlanır. Bu ordunun kumandanı Mahmut Şevket Paşa, kurmay başkanı da yüzbaşı Mustafa Kemal (Atatürk) idi. Hareket Ordusu 24 Nisan’da İstanbul'a gelerek isyanı bastırdı ve II. Abdülhamid'i tahttan indirdi.
Bu durumda müfredatta belirtilen 1909 yılında II. Abdülhamid'i tahttan indiren Mahmut Şevket Paşa ve Mustafa Kemal Atatürk’ de “darbeci” sayılmış oluyor!
MÜFREDATLARDA ÇAĞDAŞ HUKUK ve LAİKLİK KARŞITLIĞI
7. Sınıfta “Allah’a Kulluk ve İbadet” ünitesinde cihad başlığı var. Cihad “Allah Yolunda Mücadele” olarak tanımlanmıştır. Liselere yönelik Temel Dini Bilgiler dersinde ise tartışmalı kavramlar var. Bunlardan edile-i şeriyye, had, talak, mehir, tesettür, dikkat çekiyor.Edille–i Şeriyye; şerî deliller, şeriat hukukuna uygun deliller demektir. Bu beraberinde “şerî cezalar” demek olan “had” kavramını da gündeme getirmektedir. Had cezaları hırsızın elinin kesilmesi, zina edenlerin recm edilmesi yahut belli sayıda sopa ya da kırbaç vurularak halkın gözü önünde cezalandırılması, dinden dönenin öldürülmesi gibi cezalardır.3
Mecelle’nin kabulü isteniyor
Milli Eğitim Bakanlığı, Temel Dini Bilgiler İslam 1 dersinde, 1926’da Medeni Kanun’un kabulüyle yürürlükten kaldırılan Mecelle’yi anlatılacak. “İslam ve Hukuk” ünitesinde geçen “Helal ve haram koyma yetkisinin Allah ve Resulüne ait olduğuna vurgu yapılacaktır. Ayrıca konular Mecelle’nin külli kaideleri ile ilişkilendirilerek ele alınacaktır.” İfadesiyle Mecelle’nin uygulanması isteniyor. Mecelle ile bağlantılı olarak “İslam ve Sosyal Hayat” ünitesinde öğretilecek kavramlar arasında “talak” ve “mehir” de var. Boşanma anlamına gelen talak, egemen anlayışa göre yalnızca erkeğin hakkı; mehir ise evlilik öncesinde erkeğin kadına verdiği maddi bedel anlamına geliyor. “Şeriat hükümlerinin işleneceği dersin tartışma yaratacak bir diğer ünitesi ise İslam ve Sosyal Hayat. Evlilik ve Nikâh, Eşlerin Karşılıklı Sorumlulukları, Boşanma, Zina konularının işleneceği bu ünitede İslam’ın sosyal hayatla ilgili temel ilkeleri ayet ve hadislerle açıklanacak. Bu ünitede öğrencilere nikâh, talak ve mehir kavramları öğretilecek. İslam ve Hayat adlı bu ünitede öğrencilere öğretilecek olan bir diğer kavram ise tesettür olacak.”4
Erkek 3 kere “boş ol” diyerek kadını boşayabilecek
“Talak, egemen dini anlayışa göre boşama hakkı sadece erkeğindir. Erkek “boş ol” dediğinde eşinin boşamış olur. Erkeğin, evlendiği kadına mehir adı verilen bir maddi bedel ödemek zorunluluğu da müfredata eklenmiştir.”5
Laiklik ahlaki yozlaşmanın sebeplerindenmiş!
“İslam ve Sosyal Hayat” ünitesinde “ahlaki yozlaşmanın sebepleri” arasında “dünyevileşme” de var. Laiklikliğin eş anlamlısı olarak kullanılan kavram, laiklik dememek için bu isimle müfredatta kendine yer bulmuş.
İnsanlar inanca göre sınıflanıyor
“İslam 2 dersinde “İman” ünitesinde inanç bakımından insanlar, Mü’min, Münafık, Kâfir olarak tespit edilmiş. “inanç bakımından insanları sınıflandırır” ifadesiyle açıkça Ulus, ahlak, meslek gibi sınıflandırmalardansa birbirini Mü’min, Münafık, Kâfir gibi dinsel bir sınıflandırmaya tabi tutulacaktır. “
Anayasa’ya Aykırı Müfredat
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası açıktır, 2. ve 4. maddelerde bulunan ve Atatürkçülük ile laikliği, devletin ve toplumun değiştirilemez temel ilkeleri sayan hükümler yer alır. Bunlara, 14. maddenin birinci fıkrasında bulunan "Anayasa'da yer alan hak ve hürriyetlerin hiçbiri, din ve mezhep ayrımı yaratmak veya sair (başka, öteki) herhangi bir yoldan bu kavram ve görüşlere dayanan bir devlet düzenini kurmak amacıyla kullanılamazlar. 24. maddenin son fıkrasında yer alan: "Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini, kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla, her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz."Anayasa'nın 27. maddesinin ikinci fıkrasına göre, bilimi ve sanatı yayma hakkı, başka birtakım temel ilkelerin yanı sıra, laiklik ilkesinin de değiştirilmesini sağlamak amacıyla kullanılamaz.” Yani bilimsel bir yapıtta bile, şeriat devletinin kurulması savunulamaz, propagandası yapılamaz. Bir milleti millet yapan şey milli eğitim kurumlarından geçmektedir. Bu bağlamda eğitim politikası, milli devlet için büyük önem taşımaktadır. Anayasamıza göre, eğitim ve öğretim, “Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz “(Mad. 42).
Karen Foggların, FETÖ’nün Müfredatı
Yeni yapılan müfredat Anayasa'da betimlenen Türk eğitimi; çağdaş, bilimsel ve laik eğitimdir. Sözünü kağıt üzerinde bırakıp Milli eğitimi daha ileriye götürmeyi değil geriletmeyi hedefliyor. Bu müfredat Türk Gençliği’nin değil Karen Foggların, FETÖ’nün, PKK’nın, ABD’nin hayalidir. Öğretim Birliği Yasası öncesindeki "Mahalle mekteplerini" çağrıştıran Kur'an Kursları, İmam Hatip Liseleri her yıl çığ gibi çoğalmakta; bu müfredat bilim, teknoloji üretmeye değil eğitim-öğretimde çağdışı kalmaktan başka bir işe yaramaz. Bu müfredatla, Milli Eğitim Temel Kanununda belirlenen, Türk milletinin bütün fertleri; insan haklarına ve Anayasa’nın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan milli, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirilebilir mi? PKK, FETÖ gibi emperyalizmin taşeronlarına karşı koyabilirlir mi? Yeni öğretim yılında eğitimciler, veliler, öğrenciler büyük bir kaygı içinde bulunmaktadır. Eğitim, bireye belli bir meslek kazandıran bir süreç olarak kabul edildiği için öğrenimini tamamlayan birey, yetiştiği alan üzerine yoğunlaşıp, çalışmayı düşünmektedir. Bu nedenle bugün öğrencileri en çok kaygılandıran, mezun olduktan sonra iş bulup bulamayacaklarıdır. Bu konuda öğrencilerin sorunları şunlardır: Ülkemizde işsizlik durumu ne olacak? Alacağım diplomayla bir iş bulabilecek miyim? Atanabilecek miyim? İlköğretimden sonra yeteneklerime uygun bir mesleğe yöneltilebilecek miyim? Bu soruların yanıtı, eğitim kavramında bulunabilir.
Çağdaş, Bilimsel, Laik Eğitim
“ Bir tanıma göre hammaddesi insan olan eğitimin amacı; bireye olumlu davranışlar kazandırmak, bir mesleğin bilgi, beceri ve tekniklerini öğretmek, onu daha üretken kılmaktır. Bir başka tanıma göre eğitim; toplumun yaratıcı gücünü ve verimini artıran, bireye yeteneklerini geliştirme olanağı veren, sosyal adalet, fırsat ve olanak eşitliği ilkelerini gerçekleştirmede en etkili araçtır.”6 Öyleyse bugün tüm kurum ve kurallarıyla işleyebilmesi için, eğitim kesimine büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki 3797 sayılı kanuna göre bu bakanlığın birinci görevi, Atatürk inkılâp ve ilkelerine bağlı vatandaş yetiştirmektir.8 Ancak yeni müfredatta Bayramlarımız ve Önemli Günlerimiz” başlığı altında Cuma Günü, Ramazan Ayı ve Bayramı, Kurban Bayramı, Kandil Geceleri işlenmiştir ama milli bayramlarımıza yer verilmemiştir. Bugün Türk milletinin kafasındaki en önemli soru şudur: Yeni müfredat Anayasa ve ilgili yasalarda betimlenen Türk insanını mı yetiştirecek? Yoksa Karen Fogg’un postalarında söylediği gibi Türk Gençliği’nin milli kimliğinden ve Cumhuriyet’e sadakatinden koparacak gençler mi yetiştirecek? MEB’in hazırladığı bu müfredat Karen Foggların hayalini gerçekleştiriyor.
ABD’nin PKK ve FETÖ eliyle Türkiye’ye açıktan savaş açtığı bu koşullarda Atatürk'ün Türk Gençliği’ne emanet ettiği, emperyalizme karşı vatanın bütünlüğünü koruma görevi; Atatürk devrim ve ilkelerine bağlı , ona sahip çıkan gençler yetiştirecek bir eğitim sistemi ile yerine getirilebilir. Bu da, ancak çağdaş, bilimsel, laik bir eğitimle mümkün olur.
Ersoy Akalın
TGB GYK ÜYESİ
TLB İstanbul İl Sorumlusu
Kaynakça
1 - Cem Eroğul - Öznel Bir Hak Olarak Laiklik
2 - Mustafa Solak, Odatv, Yeni müfredatta Atatürk de "darbeci" ilan edildi
3 - Haberhabere, Mustafa Solak, Müfredatlarda çağdaş hukuk ve laiklik karşıtlığı
4 - 5 Mustafa Solak, Odatv, Ve Mecelle de okullarda övülecek
6,7,8 Prof. Dr. Mahmut Adem, Atatürkçü Düşünce Işığında Eğitim Politikamız
9 - Mustafa Solak, Odatv, Tarih kitaplarında Atatürk'le ilgili artık bu bilgileri okumayacaksınız
10 - Aydınlık, Eğitimde değiştirilen müfredat