İlhan Selçuk'un Cumhuriyet'i ne böyle antikomünizm yapardı ne de böyle bel altı vuruş
Pazar günkü Cumhuriyet gazetesinin manşetinde yer alan ‘’Aynı saflar, aynı tezler’’ başlıklı haber yorumda, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile Vatan Partisi Lideri Doğu Perinçek’in görüşleri arasındaki benzerlikleri sıralanıyor; eski ‘’ülkücüler’’le eski ‘’komünistler’’in bugün ‘’çözüm süreci’’ ve ‘’Ermeni sorunu’’ konusunda benzer tezler savunmaları eleştiriliyor.
Cumhuriyet okurlarına, Perinçek’in nasıl bir eski ‘’komünist’’ ‘’Mao Zedung’’ düşüncesi savunucusu olduğu da hatırlatılıyor.
Aklımın ermeğe başladığı 1968’li yıllardan beri sadık bir okuyucusu olduğum, 8 yılı aşkın süredir de İsveç, Malmö’den pazar yazıları yazdığım gazetemdeki bu ifadelerden rahatsız oldum. Haberi yazan kişinin adını gizleyerek Cumhuriyet kimliğinin arkasına saklanmasını da kınıyorum..
CUMHURİYET'TE ANTİKOMÜNİZM YAPILMAZDI
Kadim okurları Cumhuriyet’i tanırlar. İlhan Selçuk’un Cumhuriyet’inde hiçbir zaman ‘’anti komünist’’ ifadeler yer almazdı. Cumhuriyet, Kemalist çizgide yayınlarını inançla sürdürürken, Vietnam Savaşı’na Küba ve Çin devrimlerine hep sıcak baktı. İlhan Selçuk’un yazılarında, Lenin ile Mustafa Kemal arasındaki dostluklar sıklıkla vurgulandı. Fidel Kasro, Che Guavera ve Ho Shi Minh ve Enver Hoca’dan sempati ile söz edildi. ‘’Komünist Mao Zedung çizgisinden gelen...’’ şeklindeki bir ifade, İlhan Selçuk’un Cumhuriyet’inde yer bulamazdı.
Cumhuriyet’in genç okurları çekmek için yayınlarında yer verdiği Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve arkadaşları da Sovyetler Birliği, Çin ve Küba devrimlerinin; Mustafa Kemal, Lenin ve Mao Zedung ve Che Guavera düşüncelerinin savunucularıydı.
‘’Bir taraftan komünist Mao Zedung çizgisinden gelen Doğu Perinçek, diğer taraftan temel görev olarak komunizmle mücadeleyi seçmiş ülkücü hareket lideri Devlet Bahçeli bugün seçmen tercihlerini etkileyecek pek çok tartışmalı konuda aynı saflarda buluşuyor..’’ mış.
ERGENEKON-BALYOZ VE CUMHURİYET
Peki neymiş bu ‘’seçmen tercihlerini etkileyecek pek çok konu’’?.
- Çözüm süreci..
- Ermeni sorunu
- Balyoz , Ergenekon davaları ve Gülen cemaatine bakış.
Bahçeli de, Perinçek de ‘’Çözüm süreci’’ ve ‘’Ermeni sorunu’’ konusunda ‘’Türk milliyetçi görüşü’’ savunuyormuş. Bu ifadeler tersinden okunursa, ‘’Türk milliyetçisi olmayan görüşü savunmak doğrudur’’ anlamı çıkar. ‘’Yeni’’ Cumhuriyet, böyle düşünüp düşünmediğini açıklamalıdır. Bu ifadeleri okuyunca ayırdına vardım ki, ben de bir çok Cumhuriyet okuru gibi, ben de -aramızda ‘’organik bağlar bulunmasa da-, Bahçeli ve Perinçek’le aynı düşünüyorum. Cumhuriyet adına bu yazıyı kaleme alan arkadaşımız, bu konularda ne düşündüğünü kendi adıyla açıklamalıdır..
Bahçeli ve Perinçek’i, ‘’Balyoz , Ergenekon davaları ve Cemaat konusunda aynı düşünceleri savunmakla’’ eleştiren yorumcu, bu davalar nedeniyle yüzlerce masum insanın, yıllarca cezaevlerinde tutulması, giderilmesi mümkün olmayan mağduriyetlere, ölüm ve intiharlara yol açılması konusunda ne düşündüğünü de okura açıklamalıdır.
BEL ALTI VURUŞ
Cumhuriyet yorumcusunun, Perinçek hakkındaki ‘’Televizyonda ve halk önünde ateşli, gaza getirici bir üslubu sayesinde dinlemesi her zaman ilginç bir politikacı oldu. Ama şüphesiz, 1995’te 32.Gün programında Ertuğrul Kürkçü ile tutuştuğu kavgada kullandığı 'alçak, puşt' kelimeleri hem Perinçek’in hem televizyonculuğun unutulmazları arasında.’’ şeklindeki ifadesi ise, Cumhuriyet’in geleneksel yayın etiğiyle örtüşmeyen, eleştiri değeri taşımayan, belli ki ‘’kuyruk acısı’’ndan kaynaklanan bir ‘’bel altı’’ vuruşudur.
Anlaşılıyor ki, ‘’yeni’’ Cumhuriyet, yeni liberal yazarlarıyla birlikte, çözüm süreci ve Ermeni sorunu başta olmak üzere, liberal görüşleri allayıp pullayarak bundan sonra da okurlara satmaya çalışacaktır.
Mustafa Kemal ve ilhan Selçuk’un devrimci ve aydınlanmacı Cumhuriyet’ine inançla bağlı olan bilinçli okurlar, gazetesinde gerçekleştirilmeye çalışılan bu dönüşümün farkındadır.
TİRAJ 6 BİN DÜŞTÜ
Cumhuriyet okurunun tepkisi gazete tirajına da yansıyor. Verilen bedava kitap eklerine karşın, geçen haftaki tiraj raporlarına göre gazete 1 haftada 6 bin okur kaybetmiştir. Bu durumdan herkesin derin üzüntü duyması gerekir. Cumhuriyet’i seven ve geliştirmek isteyen bir yönetim anlayışının aklını başına devşirmesi, Cumhuriyet’i liberallerin yayın organı haline getirme hayallerinden vazgeçmesi gerekir…
Ben, Cumhuriyet’le doğdum, Cumhuriyet’le büyüdüm. 8 yılı aşkın süredir özveriyle yazılar yazarak ona olan borcumu ödemeye çalıştım. Ucuz kahramanlık veya şov yapmak niyetinde değilim. Bugüne dek gazete yönetimine yönelttiğim yazılı eleştirilerimin hiç birine yanıt verilmemesi nedeniyle kendimi Odatv aracılığıyla ifade etmek zorunda kaldım. Her konuda okurlarına mücadele dersi veren değerli yazar büyüklerimden de Cumhuriyet’te yaşanan bu eksen kaymasına seyirci kalmamalarını bekliyorum. Çünkü, sustukça, sıra onlara da gelecektir...
Ali Haydar Nergis
Malmö- İsveç
Kaynak:
Odatv.com