Resmi Gazete’de yayınlandı: Paris İklim Anlaşması yürürlükte
Paris İklim Anlaşması’nın uygulanmasına dair kanun teklifi Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi. Kanun Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Türkiye, anlaşma ile yenilenebilir enerji yatırımlarına finans bulmayı kolaylaştırmayı hedefliyor. Ancak anlaşmanın milli devletlerin enerji politikasına müdahale etme çabası olduğu da değerlendiriliyor.
İklim Anlaşması’nın onaylanmasına dair kanun teklifi Meclis’ten geçti.
1 Ekim’de Meclis’e sunulan teklif, 5 Ekim’de önce tali olarak Çevre Komisyonu’nda görüşüldü. Ardından Dışişleri Komisyonu’nda onaylandı. 6 Ekim’de ise Genel Kurul’da teklif üzerinde görüşmelere başlandı.
Teklif, oy birliği ile kabul edildi. Açık oylama sonucuna göre 353 oy kullanıldı. Paris İklim Anlaşması’nın onaylanmasına dair kanun Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Türkiye, 22 Nisan 2016’da imzaladığı anlaşmaya taraf ülkeler arasına girecek. Bundan sonraki süreçte kabul kararı Birleşmiş Milletler sekreteryasına iletilecek.
Türkiye, bu anlaşma ile yenilenebilir enerji yatırımlarına finansı daha kolay bulmayı hedefliyor. Aynı zamanda nükleer çalışmalar hızla devam edecek.
Türkiye’nin ABD Başkanı Joe Biden hükümeti ile Paris Anlaşması konusunda hiç görüşmediği bilgisi bulunuyor. Ancak anlaşma üzerinden ABD ile bir görüşme olması bekleniyor. Türkiye bağımsız bir pozisyon almayı amaçladığı ortamda anlaşmanın bir dayatması olmayacağına yönelik bir görüş hakim.
Paris İklim Anlaşmasına yönelik itirazlar ise oldukça güçlü. Milli devletlerin enerji politikasına bu anlaşma ile müdahale etme çabası olduğu değerlendiriliyor. Anlaşmanın esas hedefinin Çin’in üretim kapasitesi sonrasında Rusya olduğu belirtiliyor.
Üretim kapasitesinde karbon kaynaklı enerjilerin geniş bir yer tuttuğu Çin ise anlaşmanın içeriklerini dayatma olarak kabul ettiğini belirtiyor ve uygulamıyor. Bazı iklim bilimciler de karbon kaynaklı ve insan eliyle küresel ısınma olmayacağını ifade ediyor.
Önümüzdeki aylarda toplanacak İklim Şurası’nda itirazların gözden geçirilmesi gerektiği söyleniyor. Bu konuda milli ve bilimsel bir tez oluşturulma gerekliliği ise ön planda bulunuyor.