Hamzaoğlu: 'Çocukluğumda Fenerbahçeliydim'
Galatasaray Teknik Direktörü Hamza Hamzaoğlu, sarı-kırmızılı takımda maliyeti yüksek transferler düşünmediğini söyledi. Başarılı teknik adam samimi açıklamalarda bulunurken, çocukluğunda Fenerbahçeli olduğunu da ifade etti.
Galatasaray Teknik Direktörü Hamza Hamzaoğlu, sarı-kırmızılı takımda maliyeti yüksek transferler düşünmediğini söyledi. Başarılı teknik adam samimi açıklamalarda bulunurken, çocukluğunda Fenerbahçeli olduğunu da ifade etti.
Futbolculuk yıllarında Galatasaray forması giyen ve şimdilerde sarı-kırmızılı camiaya teknik direktör olarak dönen Hamzaoğlu, Galatasaray Dergisi’nin Ocak sayısında açıklamalarda bulundu. Futbolculuk döneminde Galatasaray’dan ayrılışını anlatan Hamzaoğlu, "Anlaşamadık. Ben Galatasaray’da ikinci kaptan pozisyonundaydım, bana farklı bir şekilde teklif gelmesini isterdim ama üç arkadaşımla beraber aşağıya çağrıldık, ’size bu rakam veriliyor kabul ediyorsanız imzalayın’ dendi. Bunu da benim kabul etmem söz konusu değildi. O zaman bonservisten kalma olayı da vardı, Galatasaray’dan ayrılmayı zaten asla düşünmüyordum. Son güne kadar Galatasaray’dan adım bekledim, söyledikleri rakamdan bir kuruş çıksalar yine kabul edeceğimi söyledim ama onlar teklifi daha da düşürdüler" dedi.
"SON GÜN, SON DAKİKAYA KADAR BEKLEDİM"
Hamzaoğlu, o dönemde Fenerbahçe’den teklif alıp almadığının sorulması üzerine, "Sayın Ali Şen anlaşamadığımız günün gecesinde aradı beni, ’Hamza gel hemen ben sana iki katını vereyim’ dedi ama ben Galatasaray’da Hamza olduğumu, şartlarımı son ana kadar burada zorlamak istediğimi söyledim ve teşekkür ettim. O da anlaşamazsam aramamı istedi. Bu süreç transferin son gününe kadar sürdü. O arada İstanbulspor çok istiyordu, onlar haber gönderdi. Leo Beenhakker gelmişti İstanbul’a. Sol bek ihtiyacı oluşmuş, bütün Türkiye’deki sol kanat oyuncularını izlemiş kasetlerden, beni istemiş. Onun gibi bir hocayla çalışmak da benim için önemliydi. Ama yine de ben son gün, son dakikaya kadar bekledim, hiç kimse bana ’Hamza gel, anlaşalım, şuraya bir imza atalım sen bu durumda kalma’ demedi. Son gün de gittim ben" diye konuştu.
"ÇOCUKLUĞUMDA FENERBAHÇELİYDİM"
Çocukluğunda Fenerbahçeli olduğunu dile getiren tecrübeli teknik adam, "Ama profesyonel yaşantı başlayınca o duygu azalıyor, kendi takımınızla oynadığınız maçlara odaklanıyorsunuz. Nerede oynuyorsanız, kalbiniz orası için atıyor. Buraya transfer olacağım zaman da Yunanistan’daki Akdeniz Oyunları’ndan dönüşte Yurdeşen (Karahasan) Abi marinada bir yata götürdü bizi, kaleci Altay’la beraber. Orada hangi takımlı olduğumuzu sordu, ’ben Fenerbahçeliyim’ dedim. Kaleci Altay da Galatasaraylı olduğunu söyledi. Uçakla dönüyoruz, Altay’a ’Sen gidersin ama benim işim olmaz, ben gelemem’ dedim. Ben buraya geldim, kaleci Altay da Fenerbahçe’ye gitti bir sene sonra" şeklinde konuştu.
"BAŞIMDAN AŞAĞI KAYNAR SULAR İNDİ"
Hamzaoğlu, UEFA Kupası’nı kaldıran kadroda olmayı hayal edip etmediğinin sorulması üzerine ise, "Üzülüyordum ama üzülmek insana bir şey getirmiyor sonuçta. Ben İstanbulspor’da o kararı vermiştim zaten. İstanbulspor’a imzayı attım 5’e 5 kala, başımdan aşağı kaynar sular indi. O ana kadar bir kızgınlık ve kabullenememe vardı, ’niye bana böyle yapıyorlar’ diyordum. Son ana kadar böyle sürdü, imzayı attığım zaman mahvoldum. Düşünsene diyordum kendime, bir daha Florya’ya gitmeyeceksin, Ariflerle Hakanlarla olmayacaksın. Arkadaşlarım tek tek gözümün önüne geliyordu, Ergün, Tugay… O an her şeyin bittiğini çok derinden hissettim. İstanbulspor’la antrenmanlara gidiyorum falan ama üç gün boyunca yaşadım mı yaşadım mı belli değildi, ruh gibiydim. Resmen bir çöküş yaşadım. Üçüncü gün sonunda kendi kendime dedim ki, Hamza, artık bitti. Galatasaray yok bundan sonra. Eğer ona devam edersen, kaybolup gideceksin. Yeni bir sayfa açman lazım" şeklinde konuştu.
"HİÇBİR ZAMAN YILDIZ BİR FUTBOLCU OLMADIM"
Profesyonel futbolcu olmadan önce dahi kafasında teknik direktörlük olduğunu vurgulayan Hamzaoğlu, "Ben hiçbir zaman yıldız bir oyuncu olmadım, hep başkaları konuşuldu, ben de sessiz sedasız takım için çalışan görev adamlarındandım. Ama ben her zaman söylüyordum, eşime de çok söylemişimdir, ’belki hiçbir zaman çok üst seviyede bir oyuncu olmayacağım ama çok başarılı bir teknik direktör olacağım’ diye. Futbolda yetenekleriniz sizi bir noktaya kadar taşıyabilir, onun üstüne çıkamazsınız. Antrenörlükte ise oyunu yorumlamak, değerlendirmek, olaylara bakış gibi özellikler ön plana çıkıyor ve ben hep bu açıdan daha başarılı olacağımı düşündüm" ifadelerini kullandı.
"ÇOCUKLAR BASKIDAN KURTULDULAR"
Kendisi göreve gelene kadar sarı-kırmızılı takımın kötü bir sezon geçirdiğinin hatırlatılması üzerine Hamzaoğlu, "Araba aynı araba aslında baktığınızda, otobana çıkmış, gidecek ama el freni çekili unutulmuş. Biz ona müdahale ettik sadece. Çocuklar üzerlerindeki yükten, baskıdan kurtuldular. İlk geldiğimde de söyledim, ben sadece onların burada mutlu olmaları için çalışacağım. Maç kaybedebiliriz, hiç önemli değil benim için, hep söylüyorum onlara. Biz yine kazanırız. Biz Galatasaray’ız. Önemli olan, biz bu işi yaparken keyif alalım. Keyif verelim taraftarımıza. Yeri gelmişken, taraftarımıza büyük bir teşekkür borcumuz var. Arsenal maçında bize verdikleri destek çok önemli bir dönüm noktasıydı bizim için. Biz orada 3-0 gerideyken sahada mücadele eden oyuncularımıza destek olmaları, onları alkışlamaları, bana burada bir şeylerin çok hızlı bir şekilde değişebileceğini gösterdi. Biz bu camiada, bu bakış açısıyla çok daha güzel şeyler yapabiliriz. Oyuncularımızı, bizim kazançlarımıza birer alet gibi görmeyelim. Onlar, saygın insanlar, saygıyı hak eden insanlar; onlar bizi eğlendirmek için orada değiller, bir iş yapıyorlar, insanlara güzel bir şey sunuyorlar, bizim de onlara destek olmamız gerekiyor. Ancak acıyı, kötü günleri hep beraber paylaştığımızda mutluluğu da birlikte yaşayabiliriz. Paylaşıldıkça da mutluluk daha da büyür" dedi.
"BİZİMLE BİRLİKTE SİSTEM DEĞİŞTİ"
Kendisi ile birlikte ilk olarak sistemin değiştiğini belirten Hamzaoğlu, "Bizim oyun anlayışımız geldi. Oyuncularımıza daha çok oynama şansı verdik. Onlara birlikte oynarken aynı zamanda rekabet duygusunu aşılayıcı oyunlar oynatıyoruz. Her şeyi de anlatmayayım size burada. Antrenman şekillerimize kadar yaptığımız her şeyin bir amacı var ve bilinçli yapılan şeyler. Ben oyuncuya öğretmenlik yapar gibi, ’geç bakalım, şunu şunu yap’ tarzı antrenmanları sevmiyorum. Onlara eğlenirlerken bir şey kazandırabilmeyi, onların farkında olmadan öğrenmesini sağlıyorum" ifadelerini kullandı.
"MALİYETİ YÜKSEK TRANSFER DÜŞÜNMÜYORUM"
Hamzaoğlu, sarı-kırmızılı takıma maliyeti yüksek transfer düşünmediğini vurgulayarak, "Bizim kulübümüz özelinde söylemiyorum, genel olarak futbolda hep ’biz kurtaracağız’ diyenler zarar verip gidiyor. Benim tek derdim var, ben zarar vermeyeyim. Ben zarar vermezsem zaten Galatasaray büyük bir camia, bu zorluklardan zaman içinde bir şekilde kurtulur. Dolaysıyla ben kulübe maliyetli transfer yapmayı düşünmüyorum. Öncelikle elimdeki oyuncuları maksimum seviyede kullanmaya çalışacağım, gerekirse devre arasında transfer yapmayabilirim. Kulübün menfaati bunu gerektirecekse, ben elimdeki kadroyla bu işi yapabiliriz diye düşünüyorum. Çünkü elimde gerçekten birbirinden çok farklı özelliklere sahip, değişik alanlarda kullanabileceğim oyunculardan kurulu çok kaliteli bir kadro var. Hala oynatamadığım oyuncularım var. O yüzden belki de hiç transfere bile ihtiyacımız olmayabilir" açıklamasında bulundu.
"BİZİM HİÇBİR OYUNCU İLE SORUNUMUZ OLMAZ"
Galatasaray’la ilk antrenmanında Sneijder ile çekilen ve medyada çeşitli yorumlar yapılan fotoğrafın hikayesini anlatan Hamzaoğlu, şunları söyledi:
"Espriyle yaklaştım. ’Ben yönetimle konuştum, birazdan aşağıya iniyorsun, bavulunu toplayıp gidiyorsun’ dedim. Şöyle bir baktı, sonra güldük… Şakalaştık yani. Aramızda bir sorun yoktu zaten. O an için onun da yaptığı açıklama yanlıştı, ben de biraz ileri gittim. Benim amacım bir milli takım hocası olarak onun söylediğine karşılık bizim oyuncularımızı korumaktı ama ben zaten onu tasdik ettim, ’evet bizim oyuncularımız üç kere topu dürtmeden vermiyor ama biz de onun için yabancı oyuncu getiriyoruz’ diye. Ama bu sadece Sneijder ile alakalı değil. Biz niye büyük paralar vererek transfer yapıyoruz yurt dışından? İyi oldukları için. Bizim oyuncularımız o seviyeye gelemedikleri için. Yoksa aynı seviyede olsak niye alalım dışarıdan? O anda Sneijder’ın Dünya Kupası’na giderken bu şekilde bir demeç vermesine kızmıştım aslında ama orada ben de biraz ileriye gittim tabii, bunu da daha önce söyledim. Çünkü benim düşüncem buraya gelen yabancı oyuncularla ilgili genel bir söylemdi, bunu sadece Sneijder özelinde söylemek istemedim. Bizim hiçbir oyuncuyla bir sorunumuz olamaz. Biz burada kurumların iyi olması için çalışıyoruz. Ben aşağıda oyuncularıma kızdığım zaman da onların şahsına hiçbir kastım olmaz. Takım içindeki oyununa karşı bir tepkim olabilir ancak. Kızarım, düzeltmeye çalışırım, yapmadığı zaman söylerim ama asla kişisel olarak hiçbir oyuncumla sorunum olamaz."
"YERLİ-YABANCI GERİLİMİ YOK"
Takımda, yerli ve yabancı oyuncular arasında bir gerilim olmadığını vurgulayan başarılı teknik adam, "Belki bizden önce vardır ama en azından şu anda öyle bir şeyin kesinlikle olmadığını söyleyebilirim. Olmasına da izin vermem. Antrenmanları izlediğinizde, herkesin birbiriyle çok iyi diyalog içinde olduğunu görebilirsiniz. Benim bakış açımda yerli ya da yabancı oyuncu diye bir şey yok. Benim oyuncularımın hepsi aynıdır ve onlara insan olarak değer veririm. Bir Türk oyuncum, başka milletten bir oyuncuma haksızlık yaparsa onun karşısına dikilirim. Haksızlığa uğrayan insanın milliyetinin ne önemi olur? İnsanları ayırt etmek bizim haddimize değil" dedi.
"FUTBOLCULAR DAHA İYİ KONSANTRE OLUYOR"
Hamzaoğlu, futbolcuların daha iyi konsantre olduklarını ifade ederek, "Futbolun çok önemli bir bölümü konsantrasyon. Ben oyuncularıma da söylüyorum, ’ben size futbolu yeniden öğretecek değilim. Üç günde de öğretemem, sizin zaten bildiğiniz bir iş bu. Ben bu bildiğiniz işi daha rahat bir ortamda, kendinizi özgürce ifade ederek yapmanızı sağlayabilirim’ diyorum. Onun için uğraşıyorum zaten, hata yapmaktan korkmamalarını söylüyorum. Belli başlı bazı nüanslar var, onları söylüyoruz. Örneğin Burak’ı arkaya çektik, ofsayta daha az düşüyor. Her ofsayt bir pozisyon kaybıdır, niye gereksiz yere bir atağı heba edelim ki? Ama Burak’a da kaleye gitme demiyoruz, geriye dön, orta saha gibi oyna, kaleden uzak dur demiyoruz. Sadece geriden gelen Burak benim için daha etkili" diye konuştu.
"SINIRLAMALARA KARŞIYIM"
Yabancı kuralı ile ilgili görüşlerini de açıklayan Hamza Hamzaoğlu, "Ben hep söylüyorum, sınırlamalara karşıyım. Siz ne kadar sınır koyarsanız koyun, eğer insanlar bilinçli değilse o sınırları da mutlaka delecek bir şeyler bulurlar. Bütün sınırları kaldıralım, insanlar bilinçliyse zaten yanlış bir şey yapmazlar. Yabancı serbest kalsın ama ben takımıma ihtiyacım kadar yabancı alıyor ve kulübümün imkanlarını, takımımın dengelerini gözeterek bir sınırda duruyorsam, ihtiyaçtan fazlasını almıyorsam sınırların hiçbir anlamı yok, kalksın hepsi. Ama biz maalesef bu sınırlamaları kendimiz oluşturuyoruz. İnsanlar hak ettiği şekilde yönetiliyorlar. İlla bir sınır gerekiyor bize. Çünkü biz sınırlarımızı bilemiyoruz" şeklinde konuştu.
İHA