Erdoğan Esad ile gizlice buluştu mu?

Mehmet Yuva yazdı

Abone ol

Konumuzla ilgili yazmadan önce Lübnan menşeli El-Akhbar gazetesinde yayınlanan, “Türkiye’ye Kinaye” yani bilinçlice garazlık yapmak başlığıyla paylaşılan bir haberi derleyelim. Buna binaen Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) sözde Ermeni Soykırımını tanımak için hazırlık yapıyormuş. Haberi tetkik ettirdik. Gerçekten de BAE 1981’de kurulan ve altı kurucu üyesi bulunan Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Meclisi’ne bu tasarıyı kabul ettirmek istiyor. Macron’lu Fransa, ABD ve daha nice ülke Türkiye’nin başı üzerinde ince ipe bağlı malum kılıcı sallamaktadır. Bu kervana Erdoğan Hükümetinin “Sünni” müttefikleri göbekli petro şeyhleri Suudili, Bahreynli, Dubaili Urbanlarda katılmak üzere iştahlı davranıyor.

Dikkat buyurunuz Arabi demedik Urban diye yazdık. Zira bu tür haberler gardırop Atatürkçüleri, dini-darları ve Türk Milliyetçiliğini “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” olarak algılayan ırkçıları yeniden Arap düşmanlığı yapmak için gerekçe oluşturabilir. Toplumun kafasını “Araplar bizi arkadan hançerledi”, “Araplardan dost olmaz” yalanlarıyla karıştırabilirler. Urbanlar henüz Arabi medeniyetine nail olamamış yağma ve tüketim kültürünü temsil eden göçebe kavimlerdir. Bu toplulukların ırkı ve cinsi ne olursa olsun tüketicidir. Tüketebilmek için de bunlar için her yol mubahtır. Ya kendisi çalar ya da elini ve midesini dolduran kendisinden daha güçlü olana cariyelik yapar. Urbanlar 60 yıllık kısa tarihlerinde gökdelenler ve lüksün en şatafatlı hayatını kurmuş ve yaşıyor olabilirler. Petrolün sağladığı bu hızlı zenginleşme arşa ulaşan binalar dikebilir. Ama ve lakin medeniyet kuramaz. Bunlarla “Sünni” ordular kurmak için köşe yazılarında takla atan yerli Made İn Turkey Urbanlar utansın.

Bir Soçi zirvesi daha yaşattılar. Beklentilere tatmin edici cevapları olacak mı? En nihayet İdlib, Münbiç ve Fırat’ın doğusu konuları çözüm bulacak mı? Sahada Türk, Rus, İrani ve Suri askeri arasında işbirliği görecek miyiz? Bu hususların halli Suriye’de siyasi çözüm yaratacak mı? Siyasi çözümün nihai unsuru olan seçimler yapıldıktan sonra, sonuç ne olursa olsun Türkiye tedricen bölgeden çekilecek mi? Kıssadan hisse, bu zirve bölgeye arzulanan huzuru, barışı ve ekonomik iyileşmeyi sağlayacak mı yoksa yeni zirvelerde buluşmak üzere mi anlaştılar?

Hani meşhur bir Arap sözüdür; “Araplar anlaşmamak üzere anlaştı” denilir. Zira Arap Ligi yüzlerce kez toplandı. Her zirvede Filistin on kez kurtarıldı. Arap alemi uzayın fethine çıktı. Zirve biter rüya kâbusa dönüşürdü. Temennimiz Soçi tersini yaşatsın. Bir kâbusu güzel bir hülyaya dönüştürsün. Soçi Zirvesi konusunda çok konuşuldu. Ama ve lakin bir iddia var ki üzerinde durmak gerek;

Online veya sanal diye tabir edilen internet üzerinden yayın yapan Dikgazete’de yazan Ömür Çelikdönmez, “Soçi’de Gizli Zirve: Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Görüştü” başlığıyla bir iddiada bulunmuş. Tevafuk odur ki bu haberi okurken, Cumhuriyet gazetesinde yazan aynı zamanda Rus Sputnik haber ajansının Türkçe radyosunda “Eksen” isimli analitik dış politika programının da yapımcısı olan gazeteci Ceyda Karan bu haberi benimle paylaştı.

Erdoğan’ın Esad ile gizlice görüşmüş olması ihtimal dahilindedir. Ama ben bu ihtimali çok zayıf ve hatta şimdilik imkansız olduğunu iddia ediyorum. İnşallah Erdoğan veya Esad çıkar beni tekzip eder. Sayın Erdoğan yeniden bir zamanlar Antep’te “Kardeşim Esad” konuşmasına benzer bir konuşma yapar. “İddialar doğrudur biz Soçi’de gizlice buluştuk ve iki ülke için hayırlı görüşme yaptık. Kardeşim Esad ile yeniden el ele vereceğiz ve bize kumpas kuranlara kök söktüreceğiz. Bölgeyi birlikte imar edeceğiz. Emine Hanım da kadim dostu Esma Hanıma geçmiş olsun dileklerini sundu. Devletler arasında hele ki eski dostlar ve kardeşler arasında daimi düşmanlık olmaz. Bir hatadır yaşandı. Önemli olan ders almaktır. Söz konusu vatan ve millet ise Erdoğan ve Esad’ın düşman kalması yakışık kalır mı” mealinde bir konuşma yapılır.

Bu gizli buluşma oldu mu olmadı mı hiç önemli değil. İki ülkenin güvenlik temsilcilerinin, alt düzey bürokratların görüştüğü, konuştuğu sır değil. Soçi zirvesinde de ‘Suriye Masası’ etrafında Türk ve Suri temsilciler toplantılar yapmış olabilir. Oldu diyemiyoruz zira resmi olarak toplandık, konuştuk, görüştük ve şu kararları aldık yönünde bir açıklama yok.

Sekiz senedir izah etmeye çalışıyoruz. Ama başta OdaTv yönetimine ve bazı arkadaşlara anlatamadık. Suriye Tezkeresi’nin, TSK’nın müdahalesinin yani şer olarak görünenin hayır doğuracağını izah edemedik. Suriye yönetiminin kendisiyle görüşüldüğü takdirde Türkiye ile işbirliğine hazır olduğunu bazı kafalara sokamadık. Yalancı olduğumuz ve hatta daha vahim ifadelerle Suriye’ye karşı savaş ideoloğu olduğumuz yazıldı. Kindar ve dini-darlar cephesinden gelen en çirkef saldırılara ve ithamlara maruz kaldık. Solak ve tarih cahili kesimlerce tersi saldırı ve ithamlarla hedef alındık. Bu kesimlerin derdini anlayabiliriz de “alim” geçinenlerin mecburiyetlerin tercihlere üstün ve galip geleceğini bilmemesi üzücüdür. Her şerde bir hayrın ve her hayırda bir şerrin saklı olduğunu idrak edemeyecek kadar da ilim ve iman yoksunu oldukları için ayrıca dramatiktir.

“Kralların Kralı” lakaplı kadim üstat gazeteci-yazar Lütfü Akdoğan’ın objektif temennisiyle noktalayalım: “Ümit ederiz ki önümüzdeki günlerde Türkiye ile Suriye arasında siyasi, ticari, askeri, ve kültürel münasebetler iyileşir ve gelişir. Kısa zamanda Erdoğan ve Esad iki ülkenin menfaati temelinde görüşmek üzere adım atarlar.”

Not: Önümüzdeki yazıda Sayın Numan Kurtulmuş’un katılımı ve katkılarıyla Hatay’da düzenlenen trajikomik bir etkinlikten bahsedeceğiz. Hatay ve Türkiye’nin aklıyla alay eden bu buluşmayı ve konuşmacı olarak iştirak eden gazetecilerin söylemlerini masaya yatıracağız. “Hatay’ı Madonna kurtaracakmış” yazımızı okumanız ve paylaşmanızı istirham ediyorum.

Aydınlık

Bursa'da trafik kazası: 3 yaralı Gündem Fatih'te yangın! Gündem Emniyet açıkladı: FETÖ'cüler yakalanarak Türkiye'ye getirildi Gündem Vatan Partisi Balıkesir adaylarını tanıttı Gündem