5 Milyon yıllık gölü 50 yılda tükettik!

Türkiye’nin en büyük ikinci tatlı su kaynağı olan Eğirdir Gölü’ndeki çekilme ürkütücü boyutlara ulaştı. Türkiye’nin önemli göl uzmanlarından Erol Kesici yetkililere ve kamuoyuna acil durum çağrısı yaptı…

Abone ol

Yusuf Yavuz

Türkiye’nin en büyük ikinci tatlı su kaynağı olan Eğirdir Gölü hatalı kullanım ve yanlış yönetim politikaları yüzünden sularının yarısını kaybetti. Acilen önlem alınmazsa tamamen kuruma riskiyle karşı karşıya olan gölün karşı karşıya kaldığı tehlikeyle ilgili kamuoyunu bilgilendirmek için bugün bir basın açıklaması yapan Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, 5 milyon yıldır doğasına müdahale edilmeyen gölün su çevrimiyle döngüsünü sürdürdüğüne işaret ederek yapılan müdahalelere son verilmesini istedi. Eğirdir Gölü’nün yüzey alanının 520 kilometrekareden 445 kilometrekareye düştüğünü dile getiren Kesici, gölle ilgili koruma yasalarının uygulanmasını istedi. Kesici, Eğirdir Gölü’nün koruma ve kullanımı ulusal güvenlik konusu olduğuna dikkat çekerek gölün korunmasının devlet politikası haline gelmesi gerektiğini savundu.

Isparta’nın Eğirdir, Gelendost, Senirkent ve Yalvaç ilçelerine kıyısı bulunan Eğirdir Gölü’ndeki çekilme endişe verici boyutlara ulaştı. Son 6 ayda metrelerce çekilen gölde suların terk ettiği alanlar adeta çölleşmeye başladı. Gölün batı kıyısında bulunan ünlü Bedre (Beydere) Plajındaki manzara, çekilmenin ürkütücü boyutlarını gözler önüne seriyor. Gölün en dar bölgesi olan Hoyran kesiminde ise yöre halkının deyimiyle sular karşıdan karşıya yürüyerek geçilecek seviyeye indi.

Türkiye’nin gölleri ve sulak alanları konusunda yaklaşık 35 yıldır bilimsel çalışmalar yürüten Eğirdirli akademisyen Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, bugün bir basın açıklaması yaparak kamuoyunu bir kez daha uyardı.

GÖLDEKİ SU SEVİYESİ 16 METREDEN 6-7 METREYE DÜŞTÜ

Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi E. Öğretim Üyesi ve Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Kesici, tarihi Eğirdir Kalesi önünde yaptığı basın açıklamasında Eğirdir Gölü’nün kuruma periyoduna girdiğini dile getirdi. Önceki yıllarda 520 kilometrekare olan göl yüzey alanının 445 kilometrekareye düştüğüne işaret eden Kesici, “Göl aynası giderek küçülüyor, kıyı alanları genişliyor. Genişleyen kıyı alanlarında yapılaşma ve meyve bahçelerinin işgali söz konusu. Daha önce ortalama 16 metre olan göldeki su seviyesi bugün 6-7 metreye kadar düştü” diye konuştu.

‘DEVASA BORULARLA SU ALINARAK GÖL BOŞALTILIYOR’

Göldeki ürkütücü çekilmenin temel nedeninin aşırı su alımı olduğuna dikkat çeken Kesici, “Gölde bu yıl 1,5- 2 metreye ulaşan seviye kayıplarının başlıca nedeni, Karaot bölgesinden 3.5 çapındaki devasa borularla su alımı yapılmasıdır. Su alımlarıyla göl adeta boşaltılmaktadır” dedi.

‘KURUMANIN SEBEBİ BUHARLAŞMA DEĞİL’

Göldeki kurumanın buharlaşmaya bağlanmasının doğru olmadığını savunan Kesici, “Gölde yıllardır buharlaşma var. Hidrolojide temel kurallardan biri, su seviyesi azalırsa buharlaşma ve fotosentez hızı artar. Sebep buysa hata kimde?” diye sordu.

‘GÖLÜ BESLEYEN SULARA BARAJ VE GÖLET YAPILDI’

Eğirdir Gölünün sadece yağışların azalmasından dolayı kuruma periyoduna girmesinin söz konusu olamayacağını kaydeden Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, “Bu tür kuraklığın daha fazlası önceki yıllarda da yaşanmıştır. Günümüzde gölü besleyen dere, çay ve yüzey sularının önüne çok sayıda gölet, baraj yapımı ve HES’lere verilmesiyle bu sular göle ulaşamıyor. Ayrıca göl havzasında yasal ya da kaçak binlerce sondaj kuyusu bulunuyor. Beslendiği suyun kat kat fazlası alınan gölün bütçesi 50 yıldır iflasta. Su seviyesi azaldıkça kirlilik sorunu da artıyor. Sudaki çözünür madde miktarı artarak gölün içme suyu olarak kullanımı tehlikeye giriyor” diye konuştu.

‘TAMAMEN KURUYAN AKŞEHİR VE EBER GÖLLERİNDEN DERS ALINMALI’

Eğirdir Gölü’nün üzerindeki yoğun baskılar sonucu kritik su kotu seviyesi olan 916 metrenin altına düştüğüne işaret eden Kesici, bu sorunların çözümünün çok basit olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Gölün su bütçesi korunmalı, gölle ilgili koruma yasalarını ve Eğirdir Gölü Özel Hükümleri uygulanmalı. Göle yönelik politik ve popülist bakıştan vazgeçilmeli. Su yönetimi bilimsel teknolojik bilinenlerle yürütülmeli. 5 milyon yılı aşkın süredir doğasına müdahale edilmeyen ve su çevrimiyle döngüsünü sürdüren gölün sularını boşaltan kanallar kapatılmamalı. Eğirdir Gölü yakınında bulunan ve coğrafyadan silinen Akşehir Gölü ve bu yıl kuruyan Eber Gölü gibi doğal göllerden ders alınmalıdır. ‘Kurumaz’ denilen dünyanın ikinci büyük gölü Aral Gölü’nün nasıl kuruduğu da unutulmamalı. Sorun aynı, çözümü belli. Yeter ki zaman geçirmeden, daha sonra ah vah etmeden çözüme başlanmalı.”

GÖL ÇEVRESİNDEKİ 80 YERLEŞİMDE DOĞAL GAZ YOK

Göldeki kirliliğin bir başka nedeninin de havzada yer alan 80 civarındaki yerleşimde doğal gazın bulunmaması olduğuna dikkati çeken Kesici, “Doğalgaz olmadığı için baca gazları yılın 6 ayı üzerinde örtü oluşturduğu gölü kirletiyor. Yasalar ‘Gölü her türlü kirlilikten koru’ diyor. Evsel, tarımsal ve sanayi atıkları kadar baca gazları da olumsuz etkiliyor. Şu günlerde akşamları sokağa çıkmak adeta tehlikeli bir hal alıyor” dedi.

HER YIL TONLARCA KİMYASAL TOPRAĞA KARIŞIYOR

Eğirdir’de yaşamını sürdüren ve gölün sorunlarının yanı sıra çözüm yollarını da en iyi bilen uzmanlardan biri olan Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, göl çevresinde yoğun olarak sürdürülen elma üretimi için her yıl 15 ila 30 kez ilaçlama yapıldığına dikkat çekiyor. Her yıl 25 ton sentetik gübre, 650 ton ise pestisit (tarımsal ilaç) kullanıldığını dile getiren Kesici, ayrıca yoğun herbisit (yabani ot zehri) kullanımının toprakta ağır metal birikimine yol açtığını belirterek gölün koruma yasaları içerisinden yer alan iyi tarım ve organik tarım uygulamalarına geçilmesi gerektiği uyarısında bulunuyor.

EĞİRDİR GÖLÜNÜN KURTARILMASI İÇİN ACİL YAPILMASI GEREKENLER

TÜBİTAK ve SDÜ’nün yürüttüğü bilimsel çalışmaya göre gölde azot ve fosfor miktarının çok yüksek değerde olduğunun belirtildiğine dikkat çeken Kesici, acilen alınması gereken önlemleri ise şöyle sıraladı:

-Eğirdir Gölü’nün koruma ve kullanımı ulusal güvenlik konusudur, gölün korunması devlet politikası haline gelmeli.

-Göl ile ilgili 30 yılı aşkın süredir var olan ve zaman zaman revize edilen koruma yasa ve yönetmelikler ile özel hükümler uygulanmalı.

-Kıyı kenar çizgisi doğal ve bilimsel uygun biçimde saptanmalı, gölde aşırı kuruma sonucunda oluşan onlarca kilometrelik alanların işgali önlenmeli.

-Eğirdir Gölü gibi doğal sulak alanlar her yönüyle ele alınmalı ve eğitimler yaygınlaştırılmalı.

-Eğirdir Gölü’nü kirleten, yasal olmayan yöntemlerle gölden su alan, gölün kirletilmesine göz yuman kişi, kurum ve kuruluşlar hakkında gerekli yasalar uygulanmalı.

-Bu günkü durumuyla göl çok ciddi oranda kuruma ve kirlilik sorunuyla karşı karşıyadır. Tüm bunların çözümü de bellidir. Yeniden ‘toplanalım, çalıştay yapalım, proje hazırlayalım’ şeklinde zaman geçirilmemeli, derhal çözüm için harekete geçilmeli.

-Türkiye’de yer alan tüm doğal gölleri için ‘Doğal Göller Ağı’ oluşturulmalı.

-Eğirdir’e mutlaka ve acilen doğalgaz getirilmeli. ‘Bize oy verirseniz doğalgaz getiririz’ demek çok üzücü bir yaklaşımdır. Gölle ilgili yaşamsal konularda siyasi çekişme ve pazarlık yapılmamalı.

-Göl ekonomisi, gölün ekolojisinin önüne geçmemeli. Tercihimiz yakın zamanda gölün kurumasına neden olacak kazançlar değil, gölün yaşaması ve geleceğe taşınması olmalıdır.

-Toplumun duyarlı kesimleri suyun hayat demek olduğunun farkındadır. Merkezi otoritenin de bunun farkında olması en büyük dileğimizdir.

Fotoğraflar: (Erol Kesici)

Havalı tüfekle kuş avlarken parktaki çocuğu yaraladı Yurt Bursa'da uyuşturucu hap operasyonu Yurt Sakarya'da köpeğe çarpmamak için kaza yaptı Yurt Antalya’da hortum çıktı Yurt