Anayasa Mahkemesi'nin gözden kaçırılan kararını açıklıyoruz
Anayasa Mahkemesi'nin Balbay kararından önce aldığı ve uzun tutuklulukta 5 yılın aşılamayacağını kesinleştiren kararı ortaya çıktı. Karar tartışmasız bir şekilde tahliyeleri gerektiriyor
Sezim Özadalı / Aydınlık
Anayasa Mahkemesi (AYM) Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunan CHP Milletvekili Mustafa Balbay'ın başvurusu üzerine uzun tutukluluğu hak ihlali sayan kararının ardından çok önemli iki karar daha aldı.
AYM, terör örgütüne üye olma suçlamasıyla 3 yıl 11 aydır tutuklu bulunan Firas Aslan ve 4 yıl 1 aydır tutuklu bulunan Hebat Aslan için tutukluluklarının makul süreyi aştığı yönünde karar verdi. AYM, "özgürlük ve güvenlik haklarına müdahale edildiği" gerekçesiyle bu kişilere toplam 8 bin 200 lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti. AYM'nin kararında, "İlgili ve yeterli olmayan gerekçelere dayanılarak başvurucuların özgürlüklerinden mahrum bırakıldıkları an ile ilk derece mahkemesi kararıyla tahliye edilmelerine kadar geçen tutuklu bulundukları süre makul olarak değerlendirilemez" denildi. 3 yıl tutukluluğu da Anayasa'nın 19/7 maddesi uyarınca makul sürenin aşılması olarak değerlendiren AYM'nin bu kararı uyarınca hakimler artık "kaçma", "delilleri karartma", "yeniden suç işleyerek kamu düzenini bozma" gibi soyut ve kes-yapıştır yöntemlerle tutukluluğun devamına karar veremeyecek.
AYM: Tutukluluk 5 yılı aşamaz
Anayasa Mahkemesi bu karar ile aynı gün çok daha önemli bir karara daha imza attı. 7 yıl 3 aydır tutuklu bulunan S. Ç.'nin başvurusu üzerine Anayasanın 19/3 maddesine aykırı olarak hak ihlali yapıldığını bildiren AYM, tutuklulukta geçirilecek sürenin azami 5 yıl olabileceğini bildirerek mahkemeden gereğinin "ivedilikle" yapılmasını istedi.
İlk derece mahkemesi yargılaması sırasında 7 yıl 3 ay 21 gün tutuklu bulunan S. Ç., İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 334 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay tarafından yapılan incelemede ise S. Ç. hakkında verilen karar bozularak dosyası 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne geri gönderildi.
Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunan S. Ç., 7 yıl 3 ay 21 günlük tutukluluk süresinin uzun olduğunu vurgulayarak tahliyesini talep etti. Anayasa Mahkemesi, 21 Kasım 2013'te S. Ç. ile ilgili oybirliğiyle verdiği kararda “Azami tutukluluk süresinin ağır cezalık işler bakımından uzatmalarla birlikte azami 5 yıl olduğu, bu haliyle düzenlemenin öngörülebilir olduğu anlaşılmaktadır” dedi.
Belirsiz ve öngörülemez uzatma
Anayasa Mahkemesi S.Ç.'nın durumuna ilişkin şu tespitlerde bulundu: “Anayasa 5271 sayılı kanundaki azami tutukluluk süresinin ağır cezalık işler bakımından uzatmalarla birlikte azami 5 yıl olduğu, bu haliyle düzenlemenin öngörülebilir olduğu anlaşılmaktadır. Bir hukuk devletinde henüz suçluluğu sabit hale gelmemiş bir bireyin mahkemenin benimsediği yorum nedeniyle belirsiz bir süre boyunca özgürlüğünden yoksun bırakılması düşünülemez.”
'5 yıllık azami süreyi doldurdu'
“Başvurucunun, 'bir suç isnadına bağlı olarak' tutulduğu süre 30 Temmuz 2011 tarihi itibariyle 5 yıllık azami süreyi doldurmuştur” diyen Anayasa Mahkemesi, “Başvurucunun bu tarihten sonraki tutuklu bulundurulmasının hukuki dayanağı bulunmayıp Anayasa’nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen kanunilik şartını karşılamamaktadır” açıklamasını yaptı.
Mahkeme gerekçeli kararının hüküm kısmında ise şu ifadelere yer verdi: “Kararın bir örneğinin ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için ivedilikle gereği yapılmak üzere ilgili mahkemesine gönderilmesine 21 Kasım 2013 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”
Ergenekon için emsal
Ergenekon Mahkemesi de, Mustafa Balbay'ın tahliye kararının gerekçesinde “5 yıllık azami süre aşılmamıştır” diyerek uzun tutukluluğun 5 yılla sınırlı olduğunu kabul etmişti. S.Ç. ile ilgili verilen “azami süre aşıldı” kararı, Ergenekon sanıkları için de emsal olacak.