500'er kilometrelik 3 kültür rotasını 67 günde yürüdü
Eşini kanserden kaybettikten sonra dağcılık sporuna başlayan Uşaklı emekli öğretmen, 500'er kilometrenin üzerindeki Frig, Likya ve St. Paul kültür rotalarını toplam 67 günde yürümeyi başardı
Uşaklı emekli matematik öğretmeni Sadi Yalgın, 500'er kilometrenin üzerindeki Frig, Likya ve St. Paul kültür rotalarını toplam 67 günde yürümeyi başardı.
Yalgın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 10 yıl önce eşini kanserden kaybettiğini, çok sevdiği matematik öğretmenliğinden emekli olduktan sonra acısını hafifletmek amacıyla doğa yürüyüşlerine başladığını söyledi.
İlk zamanlar haftanın bir günü yakın arkadaşlarıyla doğa yürüyüşlerine katıldığını anlatan Yalgın, ardından Uşak Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü'nü (UDOSK) kurdukları, daha sonra kulüp çatısı altında dağ tırmanışları yaptığını belirtti.
Son 10 yılda Ağrı Dağı başta olmak üzere Türkiye'nin 3 bin metre üzerindeki pek çok dağına tırmanış gerçekleştirdiğini dile getiren Yalgın, üç yıl önce 500 kilometrenin üzerindeki Frig, Likya ve St. Paul kültür rotalarını yürüme kararı aldığını kaydetti.
Frig yoluyla başladı
UDOSK üyesi altı sporcuyla 2015 Mayıs ayında Afyonkarahisar Seydiler'den 506 kilometrelik Frig yolunu yürümeye başladıklarını söyleyen Yalgın, yürüyüşün altıncı gününde ekip arkadaşlarının çeşitli nedenlerle ayrılmasının ardından günde ortalama 24 kilometre yürüyerek toplam 506 kilometrelik rotayı 21 günde tek başına tamamladığını ifade etti.
İlk uzun mesafeli yürüyüşünün kendine tecrübe kazandırdığını anlatan Yalgın, "Böylesi uzun bir yolu kamp yükü ile tek başına yürümek ciddi bir motivasyonun yanı sıra fiziki dayanıklılık istiyor. Hava koşulları ve fiziki etkenlerle tek başınıza mücadele etmek zorunda kalıyorsunuz. Frig yolu yürüyüşünden döndükten sonra yaklaşık bir yıl kadar Likya yolu yürüyüşüne hazırlandım." diye konuştu.
- Likya yolunu 23 günde tamamladı
Türkiye'nin ilk uzun mesafeli yürüyüş yolu olma özelliğine sahip Likya kültür rotası için geçen yıl mayıs ayında Muğla'nın Fethiye ilçesi Ölüdeniz'den yürüyüşüne tek başına başladığını, 535 kilometrelik yolu 23 günde Antalya Hisarçandır'da tamamladığını aktaran Yalgın, yürüyüşün sorunsuz geçtiğini belirtti.
Likya yolu yürüyüşünde kamp yükünü azaltmasının kendisine önemli avantaj sağladığını kaydeden Yalgın, "Bu tür sola yürüyüşlerde iyi planlama yapmak gerekir. Ben de günü gününe planladığım yürüyüşü hiçbir aksaklık olmadan tamamladım." dedi.
St. Paul yolu zorlu geçti
Frig ve Likya yollarında edindiği tecrübeyle bu yıl mayıs ayında Antalya Perge'den 500 kilometrelik St. Paul yolunu yürümeye başladığını anlatan Yalgın, 23'üncü günde Isparta Sütçüler'de yürüyüşünü tamamladığını söyledi.
Yağışlardan dolayı 2 gün yürüyüşe ara vermek zorunda kaldığını, bu farkı kapatmak için planlanan rotanın dışında daha uzun mesafe yürüyerek St. Paul rotasını bitirdiğini kaydeden Yalgın, Türkiye'de 500 kilometrenin üzerindeki üç kültür rotasını kamp yüküyle ara vermeden toplam 67 günde tamamlayan tek kişi olduğunu söyledi.
St. Paul rotasında oldukça zor ve risk içeren tırmanış ve inişler olduğunu belirten Yalgın, "Her gün 06.00'da kalkıp, kampı topladıktan sonra hafif bir kahvaltı ile yola çıktım. Kesintisiz öğleye kadar yürüyüp yine hafif bir yemekle hava kararıncaya kadar yürüdüm. Genellikle su kaynaklarına yakın yerlerde kamp kurdum. Hava kararınca geceyi çadırın içinde dinlenerek geçirdim. Bu yürüyüş benim en zorlu rotamdı." ifadelerini kullandı.
Solo yürüyüşler yaygınlaşıyor
Yalgın, uzun mesafeli solo yürüyüşlerin Avrupa ülkeleri başta olmak üzere giderek yaygınlaştığını, bu tür yürüyüşlerin tecrübeli kişilerce uzun hazırlık döneminin ardından gerçekleştirilmesi gerektiğini kaydetti.
Önümüzdeki yıl yurt dışındaki uzun soluklu solo yürüyüşler için hazırlandığını kaydeden Yalgın, şunları söyledi:
"Yeryüzünde, dağ, doğa ve doğal güzellikleri temel alan rota oluşumları yerini tarihsel ve kültürel temalar da göz önünde bulundurularak tescil edilmektedir. Anadolu, konumundan dolayı sadece farklı iklimler için bir geçiş koridoru değil aynı zamanda uygarlıklar arasında köprüdür. Ülkemiz görkemli doğal güzelliklerinin yanı sıra belki de hiçbir coğrafya da bulunmayan uygarlığın miras izleri ve kalıntıları bulunmaktadır. Birçoğu yok edilmiş, yağmalanmış ya da yok olmaya yüz tutmuş konumdadır. Tüm bu olumsuzluklara karşın yine de antik kentlerin, kervan yollarının, kral ve ipek yolunun kalıcı izlerini taşımaktadır. Bu yürüyüşlerle Anadolu'nun zengin ve eşsiz kalıntılarını günümüz insanına tanıtmak dağcılık ve doğa sporlarını gençlere tanıtmak, istenildiği taktirde her şeyin başarılabileceğini göstermek istedim."