AKP ve Y-CHP’de Esad-fobia
Fobi, “sevilmeyen, istenmeyen” demektir. Aynı zamanda, bir şeye karşı duyulan korkunun bireyi olumsuz yönde etkileme halidir. Yunan mitolojisinde dehşet tanrısı olarak pazarlansa da, Fobyo terimi Yunan mediniyetine mitoloji kültürünü ve siyasi bütün kavramları kazandıran Suriye (Aramice) kökenlidir. Türkiye’de artık her konu Esad ile ilişkilendiriliyor. Birilerin keyfi için Esad dehşet tanrısı olmalıydı. Bildiğiniz üzere, Deniz Baykal zamanı “manidar” olan malum bir kumpas yüzünden istifa etti. Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkan yapıldı. Bu dönemden itibaren, Erdoğan’ın Esad ile kurduğu özel aile ilişkileri dâhil, iki ülke arasında sağlanan işbirliği eleştirilere maruz kaldı. Türkiye-Suriye muhabbeti revaçtayken CHP, AKP’yi “Esadçı ve BAASçı” olmakla suçlardı. Ancak bu eleştiriler henüz cılızdı. Nihayetinde, CHP’nin geleneksel kaleleri olarak bilinen Hatay, Adana, Mersin, Antalya, Antep Türkiye-Suriye ilişkilerin meyvelerini en çok toplayan vilayetlerimizdi. 2000-2011 yılları arasında CHP Suriye’ye hiçbir resmi ziyaret gerçekleştirmemiş. Kılıçdaroğlu başkanlığındaki CHP’nin Ortadoğu’da emaresi okunmuyordu. CHP’nin varlığı ancak Suriye kirli savaşı patlak verdekten sonra malum olmuştur. CHP, bunu özellikle Hatay Milletvekilleri ve Antep Milletvekili Sayın Mehmet Şeker’e borçludur.
CHP kaleleri neden kaybetti
CHP’nin Suriye, Lübnan, İran ve Irak açılımında alternatif politikalar sunamaması, CHP’nin güçlü olduğu vilayetleri kaybetmesinin en önemli sebeplerinden birisidir. Buna karşılık, bu vilayetlerimiz AKP hükümetinin özellikle komşumuz ve akrabamız Suriye ile yaşadığı açılıma ve muhabbette heyecanla destek verdi. AKP’de bunun politik kazancını bütün genel seçimlerde fazlasıyla topladı. O dönem, Sayın Erdoğan, onu Suriye üzerinden eleştirenlere, Esad ile bölgede yarattığı heyecan ve olumlu enerji üzerinden yüklenirdi. Erdoğan’ın Antep ilimizde yaptığı bir konuşması var ki Esad’ı en hararetli taraftarları bile bu kadar güzel tarif edemezdi. Erdoğan bu heyecanla önce AKP-BAAS işbirliği için onay verdi. Emine Erdoğan ve Esma Esad öncülüğünde AKP-BAAS Kadın örgütleri arasında işbirliği ittifakları oluşturuldu.
Esad “Esed” olunca
Sonra malum Suriye kirli savaşı projesi devreye sokuldu. “Kardeşim Esad”, “terörist katil Esed” oldu. “Cicim BAAS”, “zalim diktatörlük rejimi”ne dönüştü. Suriye’den taleplerini alamayan, ardından ABD, Fransa, İngiltere, İtalya, Katar, İsrail ve Suudi Krallığı ile aynı cephede, Suriye’nin cinayet, yıkım ve talan projesinde yer alan Erdoğan ve tabi olanlar. Esad, Erdoğan için “Esed” olunca malum güruh mesajı aldı. Kraldan daha kralcı olduklarını ispatlamak için insanlık tarihinin toplam yalanları, iftiraları ve karalamaları ile saldırdılar. AKP rejiminin herhangi bir icraatını eleştirdiğinizde “haşa Hz. Muhammed efendimiz eleştiriliyor” gibi algılanır ve en vahşihane saldırılar mubah kabul edilirdi. Anında “Esadçı, BAASçı veya Muhaberatının görevlisi” olarak yaftalanırdınız. Aynı güruh Türkiye-Suriye muhabbeti yaşanırken bana ne methiyeler düzülürdü. Erdoğan, Suriye’de 180 derece dönüş yapınca basın mensubu kimlikli bu çirkin mahlûkların en katmerli iftiralarına maruz kaldım.
2, 80 serildiğin için...
Bugün İran ve Rusya üzerinden Suriye politikalarını modife etmeye çalışan bir görüntü veren Erdoğan, Esad ve Suriye söylemlerinde daha pasif. Mahir gazeteci Sabahattin Önkibar: “Tayyip Erdoğan aylar ve yıllar boyu ağzına sakız yaptığı Esad’ı artık niçin terennüm etmiyor? Soruyoruz, yıllarca Esad mugalatalarını niye yaptın ve şimdi niçin suskunsun? Yoksa iki seksen yere serildiğin için mi?” diye haklı olarak sormuş. Sayın Önkibar Erdoğan’a gerek kalmadı. Erdoğan’ın klasik Esed küfürlerini artık Kılıçdaroğlu yapıyor. Dikkat etiniz mi? Erdoğan’ın sırtından atıp kurtulmak istediği bütün yüklerin altına Kılıçdaroğlu gönüllü olarak giriyor.
Türkiye, özellikle MİT yasası ile “faşist istihbarat diktatörlüğü rejimin” temellerinin atıldığı yönünde bir tartışma var. Radikalden Cengiz Çandarlar güruhu Erdoğan’ın Suriye benzeri bir muhaberat devleti yaratmaya çalıştığını söylüyor. Hürriyetten Mehmet Yılmazlar, Taha Akyollar aynı koroda. Cuma günü akşamı Ulusal Kanal da Çift Vuruş programı esnasında Can Ataklı, Halil Nebiler’in “Erdoğan Obama gibi olmak istiyor” sözüne müdahale ederek , “Obama gibi değil Esad gibi Saddam gibi olmak istiyor.” diyerek neden ABD benzetmesinin doğru olmadığını, demokratik temayüllerden filan bahsetti. Bu koroya Kılıçdaroğlu “Erdoğan Esad devleti kurmak istiyor” sözü ile dâhil oldu. CHP’nin yıllarca maruz kaldığı ithamları bugün kelime kelimesine Erdoğan için kullanıyor. Ömrümün yarısını Avrupa ve Amerika’da geçirdim. Uzun bir zamandır Suriye’de yaşıyorum. Bu kesimde mevcut olan Batı hayranlığı ile Doğu düşmanlığının sebeplerini tahmin edebiliyorum. Hele görev üstlenmiş basın kimlikli güruhun Suriye düşmanlığı görevleri aşikâr. Ama ve lakin dünyada MOSAD gibi, MI6 gibi, CIA gibi, BND gibi cinayet, sabotaj ve kaçakçılık faaliyetleri tescillenmiş istihbarat örgütleri varken ve Hitler, Mussoloni, Pinochet, Marcos, Bush, Sharon, Natanyahu ve daha nice diktatörler mevcutken Erdoğan ve kurmak istediği rejime dünyanın en kirli, cani ve harami terör savaşına maruz kalmış Suriye ve lideri üzerinden saldırmak Kılıçdaroğluna mı kaldı? Yazık.
Prof. Dr. Mehmet Yuva
Aydınlık