Yusuf Benli'den bir müzikal manifesto

Bu eser aynı zamanda “yaşadığımız bu ortamdan nasıl çıkarız?” sorusuna Yusuf Hoca’nın kendi adına verdiği müzikal bir yanıt, bir çıkış manifestosudur.

Abone ol

Dünyada Teacher-Reagan ikilisi Türkiye’de ise Evren-Özal birlikteliğinde simgeleşen Neo-Liberalizmin tohumları 1980’li yıllarda atıldı. Liberal hegemonyanın şaha kalkması ise Sovyetler’in yıkılması ile birlikte 90’ların başında olmuştur.

Neoliberal siyasetçi, aydın, düşünür, gazeteci, yazar…Tümünün buluştuğu ortak nokta Sol ve Kemalizm düşmanlığı olmuştur. Büyük bütçelerle fonlanan televizyon, gazete, kitap, sinema, müzik, v.b iletişim araçları ve sanat ürünleri ile Sol ve Kemalist düşünce statükocu, darbeci, vesayetçi olarak ilan edilmiştir.

Özgürlük, şeffaflık, demokrasi, millet egemenliği adına ise dinci-etnik siyaset göklere çıkarılmıştır.

Bu süreçte Sol ve Kemalist aydın, siyasetçi, sanatçılar saldırılara uğramış, yalnızlaştırılmış, savunmaya itilmiş, toplumdan koparılmaya çalışılmıştır.

1980’lerde başlayan bu süreç, 2000’lerin başında AKP ile artık iktidarı tamamen ele geçirmiş, AKP-Cemaat-Liberal ortaklığında yine sol ve Kemalizm bu sefer kriminalize edilerek “terörist” ilan edilmiş ve tasfiye edilmeye çalışılmıştır.

CUMHURİYET MİTİNGLERİ VE GEZİ

2007’deki Cumhuriyet mitingleri ile işareti verilen 2013’te ise Gezi ile somutlaşan şekliyle Türkiye toplumu, bu gidişata “hayır” demiştir. Ne pahasına olursa olsun toplum AKP’nin siyasi gücüne, Cemaat’in operasyon gücüne, liberallerin ise ideolojik hegemonyasına teslim olamayacağını haykırmıştır.

Bu haykırışın, AKP-Cemaat-Liberal ortaklığında yarattığı çatlak daha sonra büyük bir kavgaya dönüşmüş ve 15 Temmuz darbe girişimi ile yeni bir evreye ulaşmıştır.

İDEOLOJİK TÜKENİŞ

Ve… Şimdi.

Siyasal İslam ideolojik olarak topluma hiç bir şey söyleyememektedir.

Liberallerin kimi büyük bir itibar kaybı ile köşelerine çekilmişken, kimileri ise eski ortakları tarafından tutuklanarak cezaevlerine konulmuştur.

Cemaat ise artık FETÖ’dür. Kurmaya çalıştıkları düzen başlarına çökmüş, foyaları ortaya çıkmıştır.

YUSUF BENLİ’DEN MÜZİKLİ MANİFESTO

Bu birkaç paragraflık bu girişi yazmamıza , Halk Müziği sanatçısı, bağlama ustası, sanat-siyaset ilişkisi üzerine akademik çalışmalar yapan Yusuf Benli’nin yeni çalışması vesile oldu. Sözü, müziği ve klip görüntüleri ile tam bir uyum ve bütünlük içinde olan bu eser son günlerde “Atatürkçülük tekrar yükselişe geçiyor” başlığı ile yapılan tartışmalara da ışık tutuyor.

Bu eser aynı zamanda “yaşadığımız bu ortamdan nasıl çıkarız?” sorusuna Yusuf Hoca’nın kendi adına verdiği müzikal bir yanıt, bir çıkış manifestosudur.

***

BİRER BİRER GİDİP BİNER BİNER GELDİLER

İsterseniz, eserin sözleri ve klip görüntüleri eşliğinde anlatalım, ne demek istediğimizi…

Özgürlüğe giden yolda

Kimse döndüremez bizi

Yüreğimiz çarpar solda

Kimse yıldıramaz bizi

Kurşun kar eylemez bize

Zulmedenler gelir dize

Ölümü almışız göze

Bir gideriz bin geliriz

Türkiye’de Cumhuriyeti’nin kuruluşuna da ruhunu veren aydınlanmacı, ilerici düşünce gücünü köklerinden alır. Bu kökler bir yanıyla Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş gibi Anadolu tasavvufunun felsefi ve hümanist yapısına, diğer yönüyle de özellikle Hallac-ı Mansur ve Pir Sultan Abdal’da somutlaşan egemenlere karşı direniş geleneğine dayanır.

Nitekim, kuşaklar boyu dillerden düşmeyen “Bir gideriz bin geliriz” dizesi bu direniş geleneğinin ödünsüz savunucusu Hasan Hüseyin Kormazgil’in Acıyı Bal eyledik şiirinin bir dizesi…

Evet, tam da bu…

Egemenlerin olduğu yerde acı vardır. Ancak acıyı bal eyleyenler direnebilir. Yusuf Benli işte bu eşsiz dizeyi güncelleyerek gençlerin kulaklarına haykırıyor. Sadece bir slogan ya da bir retorik olarak değil, yaşadığımız günlerin gerçek bir ifadesi olarak. 1990’lardan itibaren Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Turan Dursun, Bahriye Üçok öldürüldü. Ergenekon sürecinde uğradıkları baskı ile ölüme sürüklenen İlhan Selçuk, Türkan Saylan ve daha niceleri…Ama bugün milyonlarca genç statlarda, meydanlarda, sosyal ortamlarda “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” demekte ve İzmir Marşı söylemektedir. Daha bir kaç yıl önce suç delili olarak dava dosyalarına konulan Nutuk, en çok satan ve okunan kitaplar arasında bulunmaktadır.

Halka rehber aklı Kemal

Akla ziyan artık bu hal

Acil demokrasi derhal

Kimse durduramaz bizi

Hak evrensel sen de diren

Özgürlüğe çalar siren

Bilir bu yolda can veren

Bir gideriz bin geliriz

Solun, ilericilerin, Kemalistlerin…Kim kendisini nasıl tarif ediyorsa, en büyük sermayesi akıldır, akılcılıktır. O da içinde bulunduğumuz çağın koşullarını akıl süzgecinden geçirerek tarihin tekerini ileriye daha hızlı döndürecek yollar bulmaktan geçer. Bu anlamda İster Kemalizm, ister Cumhuriyet Devrimleri, isterse Atatürkçülük deyin, temelce aklın rehberliği yani çağdaşlıktır. Toplumun özgürlük, demokrasi, hak taleplerini evrensel değerlerle buluşturabildiğimiz oranda yolumuza devam edebiliriz.

Şiddete boyun eğmek istemeyen kadın, yaşam biçimi dayatmasına karşı çıkan genç, ekonomik cendereye alınan esnaf, ele geçirilmiş devlet çarkında yok edilmeye çalışılan memur… Toplumun tüm kesimlerinin talepleri artık “acil demokrasi” sireni ile harekete geçmiştir. Bu durum, geçmişte devlet, ve devlet kurumlarının uygulamaları ile özdeşleştirip olumsuz algı yaratılan Atatürkçülüğün halk katmanları arasından yeniden üretimine işaret etmektedir. Çünkü yapılan tüm baskılara karşı en birleştirici güç, en meşru zemin ülkenin Kurucu Lideri ile Kuruluş Felsefesindedir. Toplum tekrar o zeminde buluşmaktadır.

Anadolu’dur adımız

Türkiye’dir soyadımız

Gazi Kemal Önderimiz

Kimse susturamaz bizi

Cumhuriyet eseriyiz

Devrimlerin neferiyiz

Halkın gerçek zaferiyiz

Bir gideriz bin geliriz

HANGİ TEMELLER ÜZERİNDESİN?

Anadolu, günümüze kadar taşıdığımız bin yıllık değerlerimizin toprağıdır. Türkiye ise bu toprağın çağımızdaki ortak adıdır. Mustafa Kemal Atatürk, Anadolu topraklarının ve insanlık birikimlerinden devrimler çıkaran önderdir. İşte bu tarihsel temellerin üzerinde yaşadıklarının bilincinde olanların ileriye doğru yürüyüşünü hiç kimse durduramaz. Laiklik, kadın erkek eşitliği, çağdaş eğitim, örgütlü toplum olmadan demokrasinin de olamayacağı son 15 yılda yaşananlar ve en son 15 Temmuz’daki kalkışma herkese göstermiştir.

TOPLUMUN AYNASI OLARAK SANATÇI

Hep söylenegeldiği üzere sanatçı toplumun aynası, çağının tanığıdır. Anadolu halk kültüründen süzülen bilincini sanat yeteneği ile birleştiren Yusuf Benli günümüz gençliğinin kulaklarına da hitap edebilecek düzenlemelerle sanatsal yolculuğunu sürdürürken her durakta yeni ürünler vermeye devam edecek. Sanatçının elinde bağlama, gitar, flüt, keman, piyano iç içe ve uyum içinde bu toprakların türküsüne daha asırlar boyu ses verecektir.

Ellerine, yüreğine, bilincine sağlık Yusuf Hocam…

Kaynak: Erdal Emre / Yön Haber

Ünlü isim Abdullah Balak hayatını kaybetti Kültür Sanat Rusya'da ilginç festival Kültür Sanat Van Gogh'a ait olduğu sanılan tablo sahte çıktı Kültür Sanat “Evvel Zaman“ oyunu sahnelendi Kültür Sanat