Cumhurbaşkanı Erdoğan TÜBİTAK Ödül Töreni'nde konuşuyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sudan'a yaptığı resmi ziyarette Sevakin Adası'nın imarı için anlaşmayı sağladı. Erdoğan, "Bize burayı uzun yıllara sarih tahsis ederseniz bu adanın tamamını biz restore edelim. Ülkemden buraya ciddi manada bir turist akını olacağını göreceksiniz ve tarih yeniden ayağa kalkacaktır dedim. Sağolsun kabul ettiler. Bir de tabii orada First Lady' de araya girince o da kabul etti" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde TÜBİTAK Ödül Töreni'nde konuşuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Son iki asırda yaşadığımız geri kalmışlığı yalnızca maddiyatla, bütçeyle veya insan kaynağıyla açıklamak bana göre hatalı bir yaklaşım olacaktır. Ben burada temel sıkıntının zihniyet meselesi olduğunu düşünüyorum. Evet, biz mücadeleyi önce zihinlerimizde ve gönüllerimizde kaybettik. Bu süreçte en büyük hatayı, özgüvenimizi, kendimize olan itimadımızı, başarabileceğimize dair inancımızı törpüleyerek yaptık." dedi.
"En büyük ihtiyacımız para, petrol, elmas ve silah değil, başarabileceğimize inanmaktır." diyen Erdoğan, "Şu anda petrolü olanları görüyoruz, parası olanları da görüyoruz. İnanın, biz onların çok çok önündeyiz, ilerisindeyiz." ifadesini kullandı.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
4 bilim ödülü ve 11 teşvik ödülü verildi. Yapılan titiz değerlendirmeler sonucunda bu yıl bilim kategorsinde ödüle layık görülen temel bilimlerden İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Reşat Apak ile Bilkent Üniversitesi'nden Doç dr. Fatih Ömer İldayı, mühendislik bilimlerinde Akdeniz Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ömer Civelek'i, sosyal bilimlerde ise Koç Üniversitesi'nden Sumru Altuğ'u gönülden tebrik ediyorum.
(Sudan temasları) Bize burayı tahsis ederseniz, bu adanın tamamını biz restore edelim ve ülkemden buraya ciddi manada bir turist akını olacağını göreceksiniz dedim. Sağolsun kabul ettiler. Bir de tabii orada First Lady'lerini de araya sokunca o da kabul etti.
"'İCAT ÇIKARMA', 'ESKİ KÖYE YENİ ADET GETİRME' OLUMSUZ DEYİM OLARAK DİLİMİZE YERLEŞTİ"
Nasıl oldu da bilim ve teknoloji konusunda bu kadar geriye düştük. Kimileri buna maddiyat diyor, bazıları problemi beşeri sermayede arıyor... Son 2 asırda yaşadığımız geri kalmışlığı maddiyatla, bütçe ile insan kaynağı ile açıklamak eksik olacaktır. Ben burada temel meselenin zihniyet meselesi olduğunu düşünüyorum. 'İcat çıkarma', 'eski köye yeni adet getirme' ifadeleri olumsuz deyim olarak dilimize bile yerleşti. Batı karşısında ezik, ilerlemeyi batıya öykünmekte gören, öte yandan kendi değerlerine karşı da nobran kuşaklar yetişti. Biz bile alfabemizde 'yat yay uyu, uyu uyu yat' bununla yetiştirildik. 'Çalış çalış, oku oku' denmesi gerekirdi. En büyük ihtiyacımız para, petrol, silah değil. Başarabileceğimize inanmaktır. Şu anda petrolü olanları, parası olanları görüyoruz. Biz onların çok çok önündeyiz, ilerisindeyiz. Petrol işi halletmiyor, para işi halletmiyor. Kudüs meselesinde dolarla işin halledebildi mi? Dolarlar dünyayı satın alabildi mi? Alamadı. Tek tek telefonun başına oturdular, dünyayı aradılar ama sonunda 128 ülke dünya devini, 'sen benim irademi dolarla satın alamazsın' dedi, tersledi. Hakikat yerini buldu. Çiftçimizin, memurumuzun, bilim insanlarımızın, kadınımızın, erkeğimizin, başarıya odaklanması lazım. Gençlerimizin kendilerine özellikle güvenmelerini hedefliyoruz. İnternet kafeler vardı şimdi iş evlerde kurulur hale geldi. Artık internetler eve yerleşti. Zehir evin içine girmiş vaziyette. Hocalarımız bu tehlikeden kurtulmamız lazım. Bu çok ciddi bir uyuşturucu müptelası. Bu noktada çok ciddi adımlar atmamız gerekiyor. Eğer 2 yaşında, hatta hatta daha geri, çocuk elindeki telefonla nasıl oynuyor, nasıl onun esiri oluyor. Duygular elimizdeki telefonun esiri haline gelmişse, bu bizim için çok ciddi bir tehdittir. Buna karşı tavrımızı almamız, buna karşı yeni nesilleri yetiştirmemiz lazım.