Kaddafi haklı çıktı
Kaddafi'nin bir sözünü hatırlıyorum: "Biz Libyalı devrimciler yenilirsek siz petrolsüz kalırsınız ve Libya'dan göçleri kimse engelleyemez". İtalya'nın bu büyük dostu, her zamanki gibi haklı çıktı.
Aydınlık/Roma
Aydınlık Dış Haber Servisi olarak İtalya'da yaşanan göçmen faciası konusunda İtalyan solu ile yaptığımız söyleşilerimizi sürdürüyoruz. İtalya Devlet ve İktidar Hareketi'nin (Stato e Potenza) lideri Stefano Bonilauri'ye son 1 ay içinde 600'e yakın göçmenin öldüğü facialar ve çözüm konusunda sorularımız ve yanıtlar şu şekilde:
Lampedusa faciası gerek insani, gerek siyasi açıdan sadece İtalya ve Avrupa'da değil, aynı zamanda Yakın Doğu ve Kuzey Afrika'da da yankı bulan bir olay. Siz bu felaketi, Avrasyacı sosyalist bir hareketin lideri olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Her şeyden önce şunu belirtmek isterim ki ele aldığımız mesele son derece karışık ve hassas. Özellikle son aylarda İtalya'ya doğru göç akınları müthiş rakamlara ulaştı. Sözde "Arap Baharı"nın getirdiği destabilizasyon, Libya ve askerî müdahale öncesi Mısır'da anarşiye yol açtı ve bugün Libya'da Selefi suç örgütleri insan ticareti ve terör eylemleri gerçekleştirmekte. Sefalet ve kaos, birçok Afrikalı'yı Avrupa'ya göç etmeye yönlendirdi fakat bu tek sebep değil. Çoğu göçmen biliyor ki İtalya'ya vardığında siyasi sığınma talebinde bulunabilecek ve böylece Suriye ve Eritre gibi sözde "diktatörlükler"in "zulmü"nden kurtulup "özgür" İtalya'da yaşayabilecek. Küreselleşmeci İtalyan hükümetleri, bu akınları engellemek yerine ülkemize her ayak basana ev, iş ve yurttaşlık vermekle uğraşıyor ve bunun maliyetinin İtalyan Cumhuriyeti yurttaşları karşılıyor. Sermaye ve malların serbest dolaşımını dayatan küresel kapitalistlerin buradaki amacı belli: Emeğin serbest dolaşımını sağlamak ve köleleştirdikleri göçmenlerle emeğin değerini düşürürerek sermayedarların kârını artırmak. Unutmayalım ki kapitalizmin son krizi kapitalist bir ülke olan İtalya'da da yaşanıyor ve işsizlik oranı genelde yüzde 12, gençlerde yüzde 40 oranında. Bu şartlarda daha fazla göçün yaşanması ve göçmenlerin karın tokluğuna çalışması işsizliği artırıyor ve ırkçılığı körükleyerek toplumsal kriz tehlikesini doğuruyor.
Atlantik Cephesi'nin askerî organı olan NATO'nun müdahalelerinin bu bağlamda bir etkisi oldu mu?
Tabii ki, NATO'nun Libya'ya müdahalesi hem Libyalılar, hem de biz İtalyanlar için tam anlamıyla bir felaketle sonuçlandı. İtalya, Libya'nın en önemli ekonomik ortaklarından bir tanesiydi; Libya ve İtalya arasında bir dostluk anlaşması vardı, şirketlerimiz Libya'ya yatırım yapıyordu, Libya bizim petrol ihtiyacımızın önemli kısmını gideriyor ve yasa dışı göçleri engelliyordu ve bu ilişkiler iki ülke arasında yatay olmayan (kolonyal) ilişkinin utanç verici izlerini silmişti. İtalyan siyasetçiler bütün bu ilişkilere ihanet ettiler ve ABD ve Fransa ile birlikte değerli bir müttefikimizi yok ettiler. Kaddafi'nin bununla ilgili bir sözünü hatırlıyorum: "Biz Libyalı devrimciler yenilirsek siz petrolsüz kalırsınız ve Libya'dan göçleri kimse engelleyemez". İtalya'nın bu büyük dostu, her zamanki gibi haklı çıktı.
Peki bu çerçeveyi değiştirmek için İtalyan siyaseti çerçevesinde nasıl çözümler üretilebilir ve İtalya dış politikada nasıl bir çizgiye sahip olmalıdır?
Öncelikle şunu açıklığa kavuşturalım: İtalya bağımsız bir ülke değil. Topraklarımızda bize Amerikan hegamonyasını dayatan 100'den fazla NATO üssü var ve bu İtalyan ulusu için utanç verici bir durum. Bağımsız bir ülke olsaydık Yakın Doğu ve Kuzey Afrika'nın bağımsız uluslarıyla dostane ilişkiler içinde olurduk. Yasal bağlamda önereceğim çözüm: Yasa dışı göçün engellenmesiyle ilgili yasaların sıkılaştırılması, yasa dışı göçmenlerin sınır dışı edilmesi ve kıyılarımızın gözetim altında tutulması. Tabii, bu durum öncelikle dış güçlerin (ABD) işine gelmeyeceği için öncelikle siyasi zihniyeti değiştirmek ve her anlamda bağımsız olmak gerekiyor.
Afrika ülkeleri ile işbirliği seçeneği
Avrasyacıların ezilen dünyadan Batı'ya göçe yaklaşımı nasıl olmalıdır?
Her şeyden önce Afrikalı ulusların bağımsız olduğunu ve Afrika'da Batı'nın hükmünün geçmeyeceğini kabul etmemiz ve ettirmemiz gerekiyor. Neo-kolonyalizme karşı mücadele etmeli ve Çin gibi Afrikalı uluslarla işbirliği yapmalıyız. Göç içinse: Öncelikle akınları durdurmalı, neoliberal politikaların zararları ve işsizlik sorunu giderildikten sonra da ülkemize faydalı olacak yabancıları resmî kanallar aracılığıyla çağırmalı ve onların su alan tekneler yerine güvenli uçaklarla ülkemize sağ salim varmasını sağlamalıyız.
İtalya'da müslüman kardeşler
Lampedusa Trajedisi'ne benzer olaylara son dönemde Türkiye ve Yunanistan'da şahit olduk ve bilhassa Türkiye'de göçmenlerin çaresizliğinin radikal İslamcı örgütler tarafından suistimal edildiği gözlendi. İtalya, Türkiye kadar Suriye meselesiyle "doğrudan" ilgilenmese de İtalya'da da böyle bir durum söz konusu mu?
Tabii ki, İtalya'daki gevşek göç yasaları sayesinde Müslüman Kardeşler gibi terör örgütlerinin mevcudiyeti gün geçtikçe kendini hissettiriyor. Bizim meşru Esad Hükümeti lehine düzenlediğimiz eylemler hep bu tarz örgütlere yakın göçmenler tarafından tehdit edildi. Bu rezalet bir durum! Bir diğer rezalet ise Suriye'de meşru Esad Hükümeti'ne karşı savaşan Selefi teröristlerin İtalya'ya rahatça sığınabilmesi. Bu koloni muamelesine İtalyan ulusu daha ne kadar tahammül edecek, bunu zaman gösterecek.
Stefano Bonilauri kimdir?
Kendisini "Avrasyacı sosyalist" olarak tanımlayan ve İtalya'da Esad Hükümeti lehine ilk eylemleri düzenleyen Devlet ve İktidar Hareketi'nin (Stato e Potenza) lideri. Yaklaşık iki yıldır Devlet ve İktidar Hareketi'nin liderliğini yapan Bonilauri, Anteo Yayınevi ile Avrasya Dergisi'ndeki çalışmalarıyla da biliniyor. Siyasi bilimler doktoru olan Bonilauri, İtalyan solunda krizden sonra Lübnan ve Suriye'deki Esad Hükümeti yanlısı siyasi oluşumlarla doğrudan temasta bulunan nadir isimlerden biriydi.