MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: "Bölücü terör örgütü PKK için son yaklaşmıştır"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bölücü terör örgütü PKK için sonun yaklaştığını ifade etti. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile ilgili de konuşan Devlet Bahçeli, "CHP Genel Başkanı siyasi istikbalini PKK'nın hunhar emellerine ve mağara deliklerine devretmiştir" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu.
Türk ve Türkiye Yüzyılı'nın, huzurun yüzyılı olacağını söyleyen Devlet Bahçeli, buna inandıklarını, bu hedefe ulaşmak için çalıştıklarını ve mücadele ettiklerini aktardı. Devlet Bahçeli, şöyle devam etti:
"Önümüzdeki süreçte ülkemizin terör kamburundan kurtulması muhtemel değil, muhakkak bir akıbettir. Terör ve bölücülük sorunuyla daha fazla yaşamamız, böylesi bir kanlı külfete daha çok katlanmamız imkansızdır. Bölücü terör örgütü PKK için son yaklaşmıştır. Hiçbir terörist için emniyetli bir alan kalmamıştır. Terör örgütünü kaynağında imha etmek, bölücülüğün yuvalandığı siyasi ve sivil toplum kolonlarını kesmek, milli beka meselesidir.
Hem siyaset alanında boy gösterip hem de silahlı teröristlere sırt dayamak başı ezilmesi gereken gayrimeşru ve gayrihukuki menfur bir çelişkidir. Bu vahim çelişkinin yörüngesine sabitlenip hıyaneti gerekçelendirmeye, hatta demokrasi ve milli irade kavramlarını silah gibi kullanmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Silah varsa siyaset yoktur. İhanet varsa demokrasi yoktur. Şiddet varsa sevgi ve barış dili kupkurudur."
Devlet Bahçeli, MHP'nin, siyasetteki tutarlılık ve ahlaki çizgisinden kopmadan, dün söylediklerini bugün tekzip edecek zaaf emaresi göstermeden, milli birlik ve kardeşliğin müdafaasından yana olduğunu belirterek, "Bize akıldanelik yapanlar, ileri geri konuşanlar, har vurup harman savuranlar, tantanayla oyalananların her şeyden önce fırsatçı kurnazlığıyla ve istismar yamyamlığıyla sonuç alamayacaklarını, sıtma ile ölüm arasında bir seçeneğe zorlamalarının beyhude bir çırpınış olduğunu idrak etmeleri bizatihi önerimdir. Bizim ülkücülüğümüzü sorgulamaya, vatanseverliğimizi tartıya çıkarmaya cüret ve teşebbüs eden yeni yetme siyaset döneklerine, kalbimizdeki dava ve vatan aşkının bir günlük sadakasını versek alayına ömürleri boyunca yetecektir." dedi.
Yaptıkları, söyledikleri her şeyin arkasında olduklarını, utanacak, sıkılacak ve mahcubiyet duyulacak bir açıklarının olmadığını ifade eden Devlet Bahçeli, gelecek seçimlerin değil, gelecek nesillerin ve geleceğin süper güç Türkiye'sinin hedef ve hesabında olduklarını vurguladı.
Geçmişte çekilen acıların ve akan gözyaşlarının geleceği perdelemesine tahammül edemeyeceklerini söyleyen Devlet Bahçeli, "Torunlarımızın aynı felaketlere muhatap olmasını asla, kata, bihakkın istemiyoruz. Günü kurtarmanın değil, geleceği kurmanın ve kurgulamanın istikametinde sağlam adımlarla ilerlemenin samimi düşüncesindeyiz. Ülkücü olmanın, ülkücü yaşamanın, hayata da ülkücü olarak gözlerimizi kapamanın sırrını ve esasını bu kapsamda tarif ve telakki ediyoruz." diye konuştu.
"TERÖRÜN BİTMESİ MİLLİ ÜLKÜDÜR"
"Ülküyle yanıp tutuşan dava neferlerinin konforlu alanlara tenezzülden ziyade, risk alarak, mihnetleri atlatarak, saldırıları aşarak Türk milletine ve Türkiye'ye fani hayatlarını bir siyaset ve düşünce mihverinde adamalarının şeref kadar değerli olduğunun farkındayız" diyen Devlet Bahçeli, "Oyumuz artıyormuş, oyumuz azalıyormuş, arkadaşlar, aziz milletim; vatan tehdit altındayken, milli güvenlik duvarlarımız hain akınlarla sallanıyorken, oy ve seçim endişesiyle başımızı kuma gömmek bizim kitabımızda yazmayan alçalma ve aşağılanma halidir. Böyle bir şeyi de tamamen reddediyoruz. Terörün bitmesi milli ülküdür. Bu ülkü, siyasi namus simgemizdir. Kürt kardeşlerimizle kucaklaşarak milli birlik ve kardeşlik hukukunu Türkiye'nin düşmeyecek kudret ve kuvvet mevzisi haline getirmek geleceğe ve geçmişe sadakat nişanemizdir." ifadelerini kullandı.
Kara kampanya mucitlerinin hepsinin sorunlardan beslendiğini vurgulayan Bahçeli, kronik sorunları çözmek amacıyla dik duruşla ve delikanlıca er meydanına çıkacak Cumhur İttifakı'ndan başkasının olmayacağını, olmasının da ham bir hayal olduğunu belirtti.
Devlet Bahçeli, "Değil elimizi, gövdemizi dahi sıra dağların altına sere serpe yatırmaya hazırız, kararlıyız ve sonuna kadar da inançlıyız. Siyasi ganimet avına heveslenerek, rehavet anımızı ve yumuşak karnımızı kollayıp bunun üzerinden siyaset yapan zübüklere ve ziyana düşmüş siyasetin zillet simalarına Türk milleti en etkili cevabı mutlaka verecektir. Biz, 'Ne Mutlu Türküm Diyene' sözünü haykırırken, enternasyonal marşı söyleyen, orak-çekiçli gelecek tasarlayan, PKK'nın, DEM ve seleflerinin kayığına binen martaval siyasetçilerin, yakamızdan ve yarınlarımızdan tarla kongreleriyle düşen maskaraların mücadelemizi kundaklamasına, kararlılığımızı köreltmesine müsaade etmeyeceğiz." dedi.
Akıl doğruyu gösterirken iyi ve kötüyü ayıranın ise gönül olduğunu anlatan Devlet Bahçeli, "Aklımızla, imanımızla, irfanımızla, gönlümüzle Türklüğün, Türkiye'nin ve Türk milletinin yıkılmaz son kalesiyiz, teslim alınamaz son cephesiyiz. Terör bitecek, bölücülük tasfiye edilecektir. Gayemiz ve gayretimiz buna yöneliktir." dedi.
Esenyurt, Mardin, Batman, Halfeti belediye başkanlarının geçici olarak görevden uzaklaştırılmalarından sonra CHP ile DEM Parti'nin kent uzlaşması çatısı altında nasıl tek yumurta ikizine dönüştüğünün belgelendiğini söyleyen Devlet Bahçeli, "DEM'in otobüsüne binip fitne ve fesat çığırtkanlığı yapan CHP Genel Başkanı siyasi istikbalini PKK'nın hunhar emellerine ve mağara deliklerine devretmiştir. DEM Eşbaşkanı'nın Şeyh Sait ve Seyit Rıza güzellemesi, Kürt kardeşlerimiz adına malum rezilliğe sözcülük yaptığını iddia etmesi, kimin nerede durduğunu ve terörle nasıl bir ortaklık içinde olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir." dedi.
"DEM'İN TACİZLERİNİ YAYGINLAŞTIRMASI, ELBETTE TÜRK CEZA KANUNU GEREĞİNCE ELE ALINMALIDIR"
Kapanmış meselelerin açılmasının ve kabuk bağlamış yaraların deşilmesinin Türkiye'nin toplumsal barışını hazmedemeyenlerin sinsiliği ve art niyetliliği olduğunu kaydeden Devlet Bahçeli, "Şeyh Sait ve Seyit Rıza, yaşadıkları dönemin hainleridir, bölücü teröristleridir, cumhur, Cumhuriyet ve devlet düşmanlarıdır, hak ettikleri gibi de cezalandırılmışlardır. DEM'in silahtan ve terörden uzaklaşmaya yanaşmaması, tacizlerini yaygınlaştırması, elbette Türk Ceza Kanunu gereğince ele alınmalıdır, konunun ise Kürt kardeşlerimle hiçbir ünsiyet, hususiyet ve illiyet yakınlığı yoktur. PKK'lı Bese Hozat'ın Kandil ve kent uzlaşması bahanesiyle CHP'nin ve DEM'in sokağa çıkmasını kışkırtması, bu hain siparişe CHP'den de herhangi bir itirazın gelmemesi ayıplı ve ahlaken yitik bir siyasetin içyüzünü deşifre etmiştir." dedi.
"İSTANBUL VE ANKARA'YA NANKÖRLÜK, KENDİ ADLARINA DA NAMERTLİK"
"CHP'li belediyelerin müzikli eğlence ve konser şölenlerine hazine kaynaklarını astronomik şekilde peşkeş çekmeleri, israfa gömülmeleri, sıra vatandaşlarımıza gelince bir tas çorba ile bir tabak pilavı reva görmeleri, maskeleri düşüren kepazeliktir" diyen Devlet Bahçeli, şöyle devam etti:
"Neymiş, bir sanatçıya ödenen para 69 milyon lira değil de 45 milyon liraymış. Bu kafa normal bir kafa değildir. Bu tevil hamulesini kaldırmaya kimsenin takati de yetmeyecektir. Suçluların telaşıyla kıvrananların şifreli özrü kabahatlerinden büyüktür. Haydi halkımızdan utanmadınız, be hey densizler, be hey sonradan görmeler Allah'tan da mı korkmadınız? Belediye başkanlarının işi gücü bırakıp bugünden cumhurbaşkanı adaylığına soyunmaları, anketlerin palavralarıyla caka satmaları en başta İstanbul ve Ankara'ya nankörlük, kendi adlarına da namertliktir."
Ziya Paşa'nın "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde" sözüne atıfta bulunan Devlet Bahçeli, "Lafları boş, siyasetleri kof, karınları tok, eserleri yoktur. Milletimiz, bu yeteneksiz, iş bilmez, adap bilmez, vefa bilmez kifayetsiz muhterislere muhtaç ve mecbur olamaz, olmamalıdır." diye konuştu.
Devlet Bahçeli, Türk ve Türkiye Yüzyılı'nda ayak bağlarının sökülüp atılacağını, milli birlik ve dayanışma ruhunun, kötülüğü ve kötüleri ülke gündeminden sürüp çıkaracağını dile getirdi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ikmali ve imkanlarıyla toplumsal ayrışmanın izlerinin, yönetimde kaynaşmayla silineceğini belirten Bahçeli, "Daha doğru bir ifadeyle, arzumuz ve talebimiz bu şekildedir. Milli hedef ve menfaatleri maksimize edip iç ve dış tehditleri minimize etmek ortak görevimizdir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye Cumhuriyeti'ni önümüzdeki yüzyılda sırtlayacak yönetim yapısıdır. Yasama, yürütme ve yargı arasındaki çizgiler netleşmekle kalmamış, devlet hayatında denge, düzen ve istikrar egemen olmuştur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, toplumsal ayrışma ve ayrımcılığa set çekmiştir. İnsan-insan ilişkileri, insan-toplum irtibatları, insan-devlet bağları hukuki ve siyasi bir çerçevede daha da sağlamlaştırılmış, sağlıklı bir bünyeye kavuşmuştur." dedi.
Bugüne kadar, Türkiye'de hiç kimsenin "ikinci sınıf insan" muamelesi görmediğini ifade eden Devlet Bahçeli, hiçbir vatandaşın bu ülkenin "ötekisi", "zencisi" ve "yabancısı" sayılmadığını anlattı.
"KÜRTLER DE ALEVİLER DE MİLLİ BİRLİĞİMİZİN ANA DAMARLARIDIR"
Devlet Bahçeli, devletin güçlü olduğu dönemlerde, toplumsal ve kültürel farklılıkların sis bulutunun içine gömülmüş bir vadi gibi olduğunu aktararak, "Doğal farklılıklar vardır ama görünmezler, omuz omuza ortak bir hedefe yürüyen toplumsal kesimler, ayrı kategoride olsa bile, yürünecek yol, varılacak hedef olduğu müddetçe farklılıklarından değil aynılıklarından bahsedilmesi kesin bir yargıdır." ifadesini kullandı.
Devletin gücünü kaybetmesi ve egemenliğini bölüşmesi halinde sisin dağılarak farklılıkların genişleyen çatlaklardan sızması ve büyümesinin kaçınılmaz olduğunu söyleyen Devlet Bahçeli, "İşte felaket de budur. İntisap veya vatandaşlık esasının büyüyen bu çatlakların yıkıcı etkisiyle terk edilmesi, devletin etnik kimlikler üstünde yeniden inşa edilmeye çalışılmasına yol açar ki bu süreç kanlı ve çetin bir boğuşmaya çanak tutmak, davetiye çıkarmaktır. Türkiye, etnik ve mezhebi toplulukların gevşek koordinasyonuyla, gelip geçici karar ve koalisyonuyla kurulmamıştır. Ne Kürt kardeşlerimiz ne de Alevi kardeşlerimiz hiçbir zaman göz ardı edilecek değersizliğe havale edilmemiştir. Kürtler de Aleviler de bizim canımız, cananımız, kardeşimiz ve milli birliğimizin ana damarlarıdır." dedi.
"GELECEĞİMİZ BİR, DOSTUMUZ BİR, DÜŞMANIMIZ DA AYNIDIR"
Etnik ve mezhep temelli hassasiyetlerin yoğun krizlere dönüşünü basiretle engellemek, Türkiye karşıtlarının koz olarak kullanmasını tümüyle bertaraf etmek için toplumsal ayrışma kanallarının Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kaynaştırıcı ve kuşatıcı mekanizmalarıyla işlevsiz ve tesirsiz hale getirilmesinin mümkün olacağını belirten Devlet Bahçeli, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti, milletimizin bütün güzelliklerinin, bütün değerlerinin, bütün miras ve emanetlerinin kucaklaşma asaletiyle temsil edilmelerini hukuki ve siyasi esaslara bağlayabilecektir. Yüksek demokrasi standardının ihyası, ebedi kardeşliğin, tarihi ve kültürel beraberliğinin temelleri bu doğrultuda daha da tahkim ve takviye edilmiş olacaktır. Bizim amacımız ve acımız bir olduğu kadar, geleceğimiz bir, dostumuz bir, düşmanımız da aynıdır. Ayrımız gayrımız hiç yoktur." dedi.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü Sözleşmesi'nde "Savaşlar insanların kafalarında başlar. Öyleyse barışın savunma siperlerinin de insanların kafalarında kurulması gerekir" ifadelerinin yer aldığını aktaran Devlet Bahçeli, "Her şey kafada başlıyorsa, kalplerimizi tekleştirip kafa kafaya vererek birbirimize sarılmalı, nifak cephesini yerle bir etmeliyiz. İş işten geçtikten sonra ah vah etmenin, nedamet gösterilerinin hiçbir anlamı olmayacaktır." diye konuştu.
ERDOĞAN İLE GÖRÜŞ AYRILIĞI VAR MI?
Grup Toplantısı'nın ardından bir gazetecinin, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'la çözüm süreci konusunda aranızda bir görüş ayrılığı var mı?" sorusu üzerine Devlet Bahçeli, "Bir defa basın mensubu kardeşlerim, Türkiye'yi tahrik edici, yanlış bilgilerle ayrımcılığı körükleyici davranışlardan vazgeçsin. Geçemiyorsan mesleğini bırak." yanıtını verdi.