CKD gündüz kuşağı anketinin sonuçlarını açıkladı!
Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) tarafından yapılan bir araştırma, televizyon yayınlarına yönelik çarpıcı veriler ortaya koydu. Araştırmaya göre, gündüz kuşağı programlarını izleyenlerin yarısı bu içerikleri sakıncalı bulurken, izleyicilerin yüzde 39’u "başka seçenek olmadığını" söyledi.
Araştırmada, televizyon dizilerinde kadına yönelik şiddetin sıradanlaştırıldığı fikrine katılanların oranı yüzde 80 olarak belirlendi. Genel olarak, TV yayınlarında kadına yönelik şiddete rastlama oranının ise yüzde 90 olduğu vurgulandı.
CKD’nin yürüttüğü ve İçişleri Bakanlığı tarafından da desteklenen “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Medyanın Sorumluluğu” başlıklı medya çalışmasının ilk ayağı tamamlandı. Araştırma, toplumun televizyon dizileri, gündüz kuşağı programları ve sosyal medyada kadına yönelik şiddet algısını ve medyadan beklentilerini belirlemeyi amaçladı.
YOĞUN İLGİ
CKD Genel Merkezinde düzenlenen basın toplantısında araştırma sonuçlarını paylaşan CKD Genel Başkanı Tülin Oygür, çalışmaya halkın gösterdiği yoğun ilgiden duyduğu memnuniyeti dile getirerek şu açıklamada bulundu:
“Bu çalışmayla halkımızın, televizyon ve diğer kitle iletişim araçlarındaki yayınları kadınlarımız, aile kurumumuz, değerlerimiz ve kültürümüz açısından nasıl değerlendirdiğini ortaya koymayı hedefledik. Şubelerimizle halkın içinde çalıştık ve bizleri de şaşırtan bir ilgiyle karşılaştık.”
İMZA MASALARINDA KUYRUK OLUŞTU
“Medyayı sorumlu yayıncılık yapmaya davet eden imza masalarımız önünde kuyruklar oluştu. Design Araştırma Şirketine yaptırdığımız ‘toplumun televizyon yayınlarındaki kadına yönelik şiddete ilişkin algısını belirlemeye yönelik’ anketin sonuçları ise geniş anlamda medyadaki durumun çok olumsuz olduğunu ve ivedilikle önlem alınması gerektiğini ortaya koymuştur.”
TÜRKİYE GENELİNDE
Araştırma; 31 Ağustos-24 Eylül 2024 tarihleri arasında, Türkiye genelinde haftada en az 1-2 gün televizyon seyreden, 18 yaş kadın ve erkek katılımcılarla yapıldı. Katılımcıların yüzde 60’ı kadın, yüzde 40’ı erkeklerden oluştu. Görüşmeler kantitatif araştırma yöntemleriyle online anket tekniğinde yapıldı.
ŞİDDETE RASTLAMA ORANI YÜZDE 90
Araştırmaya göre TV yayınlarında, kadına yönelik şiddete rastlama oranı yüzde 90. Kadına yönelik şiddete “çok” ve “çok sık” rastlayanlar da yüzde 74 oranında. Oygür, “Bu rakamlar hepimiz için önemli bir uyarı olmalıdır. Bu haliyle televizyonların, kadına yönelik şiddetin sürekli göz önünde olduğu tehlikeli bir yapıya dönüştüğü anlaşılmaktadır. O kadar ki, kadına yönelik şiddet, TV yayınları aracılığıyla halkımıza ‘yaşamın gündelik bir parçası’ sıradanlığı içinde sunulmaktadır.” değerlendirmesini yaptı.
TOPLUMSAL AYRIMCILIK
TV yayınlarında kadına yönelik şiddet algısı kadınlarda erkeklerden yüksek. Bu oran kadınlarda yüzde 81 iken erkeklerde yüzde 65. Kadınlar TV yayınlarında kadına yönelik psikolojik ve ekonomik şiddeti ilk iki sırada algılıyor. Oygür’e göre bu veriler kadınların toplumda ayrımcılığa maruz kaldıkları gerçeğini apaçık yansıtıyor.
Araştırmaya göre her 100 kadından 35’i, 100 erkekten 15’i gündüz kuşağı kadın programlarının sadık izleyicisi. Bu programları sık ya da seyrek izleme oranı ise yüzde 63. En yüksek oranda izleyen gruplar, geleneksel ev kadını tanımına oturuyor.
YARISI SAKINCALI BULUYOR
İzleyicilerin yarısı gündüz kuşağı kadın programlarının yetişkin olmayanlar için sakıncalı olduğu, bununla birlikte izleyiciden ilgi gördüğü ve sağladığı yüksek reklam geliri nedeniyle televizyon kanallarında ısrarla yer aldığı görüşünde. Bu programların toplumumuzdan gerçek kesitler sunduğu ve eğitici olduğu ifadesi ise yüzde 23 ile en az onaylanan ifade. Oygür, “Bu veriler gündüz kuşağı kadın programlarının pek onaylanmamakla birlikte pekâlâ izleniyor ve kazanç sağladığı için televizyon kanallarınca korunuyor olmasına sitemli bir gönderme olarak okunmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
‘Başka seçenek yok’
Verilere göre gündüz kuşağı kadın programları en başta, başka seçenek sunulmadığı için
İzleniyor. Bu programları o saatlerde televizyonda izlemeye değer başka şey olmadığı için izlediğini belirtenlerin oranı yüzde 39 ile ilk sırada. İkinci sırada yüzde 28 ile “katılanların başlarından geçenleri ilginç bulduğum için izliyorum” ifadesi yer alıyor. Oygür, bu programların geniş kitleleri “mıknatıs gibi çektiğini” belirterek, “Evin gündüz sakinleri diyebileceğimiz çoğunluğu ev kadını, emekli, yaşlı ve işsizlerden oluşan milyonlarca vatandaşımız, Anadolu kültürü ve cumhuriyet aydınlanması üzerinde tepinen bu programlarla baş başa bırakılmaktadır.” dedi.
Dizideki ‘kadın’: Aldatılan, seksi, çaresiz, yalancı
Araştırmaya göre izleyicilerin yarısı birçok dizinin aile, kadın ve çocuklar açısından sakıncalı konular ve olumsuz mesajlar içerdiğini düşünüyor. “Yerli diziler kadına yönelik şiddeti sıradanlaştırıyor ve körüklüyor” ifadesini cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi, gelir durumu, hayat tarzı özelliklerine bakmaksızın izleyicilerin yüzde 80’i onaylıyor. Bu sonuca ilişkin “Dizilerdeki kadına yönelik şiddet toplum için uyarıcıdır, eğiticidir” iddiası bütünüyle temelsiz çıkmıştır.” diyen Oygür, yerli dizilerde kadın karakterlerin “aldatılan, kötü kalpli, seksi, çaresiz, yalancı” olarak temsil edilmesine dikkat çekti.
‘Kötü karakterler’ reklam gelirini artırıyor
Sahte bir kadın algısı yaratıldığına işaret eden Oygür, bu durumun reklam gelirleriyle bağdaştırıldığına ilişkin de “Kadınlarımız olumsuz karakterlere büründürülerek reklamlara kurban ediliyor! Yerli dizilerde kötü/olumsuz kadın karakterlere fazla yer verilmesi yüzde 50 oranında daha çok ilgi çekmesine ve reklam gelirinin yükselmesine, yüzde 36 oranında da toplumda böylelerinin zaten var olmasına bağlanıyor. Kötü/olumsuz karakter tercihini açıklayan bu iki gerekçe de toplumdaki kadın algısının aşındığı tehlikesine işaret ediyor.” dedi.