Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'tan Narin cinayetiyle ilgili açıklama! İşte tüm sürecin ayrıntıları
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, beraberinde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile birlikte Narin Güran cinayetine ilişkin açıklama yaptı. Diyarbakır'da kameralar karşısına geçen bakanlar sürecin ayrıntılarını duyurdu.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya Diyarbakır'a gitti. Bakanlar, 8 Eylül'de cansız bedenine ulaşılan Narin Güran'ın kabrini ziyaret ettikten sonra Diyarbakır Valiliğine geçerek Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu ile görüştü.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, beraberinde Bakan Mahinur Özdemir Göktaş ve Bakan Ali Yerlikaya ile Valilik Toplantı Salonu'nda gazetecilere açıklama yaptı.
Narin'e Allah'tan rahmet, millete başsağlığı dilediklerini belirten Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Sadece Türkiye Cumhuriyeti'nin Adalet Bakanı olarak değil aynı zamanda 2'si kız, 3 evlat sahibi olan bir baba olarak huzurlarınızdayım. Bugün burada bulunmamızın en önemli sebebi Narin'imize bu caniliği yapanların, katil ya da katillerin en ağır cezayla cezalandırılmasının takipçisi olmak, olayı en ince ayrıntısına tüm detaylarına kadar açıklığa kavuşturmaktır." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'ın da konuyu ilk andan itibaren yakından takip ettiğini ve etmeye devam ettiğini dile getiren Bakan Yılmaz Tunç, yaşadıkları üzüntüyü de millet ile paylaştıklarını ifade etti.
Bakan Tunç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendileriyle sürekli iletişim halinde olduğunu belirterek, ilgili bütün kuruluşların, devletin tüm yetkili birimlerinin süreci yakından takip ettiğini kaydetti.
"CANİLER HESAP VERİNCEYE KADAR ELİMİZ, GÖZÜMÜZ, YÜREĞİMİZ BURADA OLACAK"
"Bu olay en ince ayrıntısına kadar ortaya çıkıncaya, caniler hesap verinceye kadar elimiz, gözümüz, yüreğimiz burada olacak." diyen Yılmaz Tunç, milletin Narin'e kıyanların bir an önce bulunmasını ve adaletin tecelli etmesini beklediğini vurguladı.
Narin'in canice öldürülmesiyle ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmanın büyük bir titizlik ve hassasiyetle sürdürüldüğüne işaret eden Yılmaz Tunç, bu elim olayın aydınlatılması, adaletin tam ve eksiksiz şekilde yerini bulması için tüm deliller, bulgular ile tanık ifadelerinin son derece dikkatli bir şekilde toplanarak, incelenmekte ve değerlendirilmekte olduğunu bildirdi.
Her bir ayrıntının üzerine titrendiğini belirten Yılmaz Tunç, fail veya faillerin en hızlı biçimde ortaya çıkarılması için ne gerekiyorsa yapıldığını söyledi.
"ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARINI GÖZETMEK HEPİMİZ İÇİN HAYATİ ÖNEMDEDİR"
Bakan Yılmaz Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çocuklarımızı her türlü şiddet, istismar ve kötülükten korumak, toplum olarak en büyük sorumluluğumuz ve önceliğimizdir. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın güvenli bir ortamda büyümesi önceliğimizdir. Onların korunması noktasındaki kararlılığımızdan asla taviz vermeyeceğiz. Çünkü bir çocuğa zarar vermek, tüm insanlığa zarar vermekle eş değerdir. Bu bilinçle çocuklarımızın güvenliği konusunda en ufak bir zaaf göstermeyeceğiz. Çocuğa karşı her türlü şiddet eyleminin önlenmesi, çocuk istismarının önüne geçilmesi, bu eylemler karşısında durulması her zaman hükümetimizin en temel önceliklerinden olmuştur. Bu kapsamda çocuğun üstün yararını gözetmek hepimiz için hayati önemdedir."
21 Ağustos'ta Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi'nde ikamet eden Narin'in saat 15.15 sıralarında dört arkadaşını takip ederek eve doğru yola çıktığı son görüntüsü sonrasında kendisinden bir daha haber alınamadığını anımsatan Tunç, o gün saat 20.15'te İl Jandarma Komutanlığı, saat 20.50'de 112 Acil Çağrı Merkezi aranarak kayıp ihbarında bulunulması üzerine arama işlemlerine hızlı bir şekilde başlandığını belirtti.
Yılmaz Tunç, arama çalışmalarına ilişkin şu bilgileri paylaştı:
"1656 personel, 23 dedektör köpek, 172 araç, 2 helikopter, 64 dron, bir insansız hava aracı, 5 yeraltı görüntüleme cihazıyla karadan ve havadan toplam 75 kilometrekare alan, jandarma su altı arama kurtarma timi, Dicle Üniversitesi ve AFAD dalgıçlarından toplam 60 personel ile 8 dere, 5 gölet, 21 su kuyusu, 49 kilometre su kanalı aranmıştır. 51'i jandarma, 11'i polis bölgesi olmak üzere 62 ev ve 24 metruk binada adli arama yapılmıştır. 20 PTS noktası ile 137 kamera incelenmiştir. 26 kişinin şüpheli, 241 kişinin tanık olarak olmak üzere toplam 267 kişinin ifadesi bugüne kadar alınmıştır. Narin kızımızın amcası Salim Güran 2 Eylül'de, komşusu Nevzat Bahtiyar ise 10 Eylül'de çıkarıldıkları mahkemece 'Beden ve ruh bakımından kendisini koruyamayacak durumda olan çocuğa karşı kasten öldürme' ve 'Hürriyeti tahdit' suçlarından tutuklanmışlardır. 22 şüpheli halen gözaltında olup, yarın Cumhuriyet Başsavcılığı'nda hazır edileceklerdir."
NARİN'İN ÖLÜM SEBEBİNE İLİŞKİN ADLİ TIP KURUMU RAPORU BEKLENİYOR
Bakan Yılmaz Tunç, Van Kriminal Daire Başkanlığınca olayda kullanıldığı değerlendirilen araçlar üzerinde olay yerinden alınan örneklerle birlikte kimyasal inceleme raporu ile yine olay yerinden elde edilen swap, pet şişe, toprak, balçık, taş parçaları üzerinde Van Jandarma Kriminal Laboratuvarlarının inceleme sonuçlarının beklendiğini ifade ederek, HTS kayıtları ve baz istasyon bilgileri ile alınan beyanlar üzerinde karşılaştırmalı, delil toplama işlemlerine titizlikle devam edildiğini belirtti.
HTS, MOBESE kayıtları ve diğer kamera görüntüleri üzerinde Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğünce kapsamlı bir inceleme ve görüntü raporlama işlemlerinin yürütüldüğünü dile getiren Yılmaz Tunç, şöyle konuştu:
"Narin kızımızdan alınan doku örnekleri üzerinde kimyasal, biyolojik ve patolojik incelemeler yapılmak üzere bir kısmı Diyarbakır Adli Tıp Grup Başkanlığı diğer kısımları da daha ileri tetkik gerektiğinden İstanbul Adli Tıp Kurumumuza gönderildi. Bu doku örneklerindeki incelemeler devam etmektedir. Adli Tıp Kurumundan ölüm sebebine ilişkin nihai rapor beklenmektedir."
Dosya hakkında gizlilik kararı bulunduğuna işaret eden Yılmaz Tunç, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturmanın tüm yönleriyle ve titizlikle yürütüldüğüne dikkati çekti.
"GİZLİLİK, DELİLLERİN KARARTILMAMASI VE YOK EDİLMEMESİ İÇİN ÇOK ÖNEMLİDİR"
Yılmaz Tunç, bu hassas süreçte soruşturmanın selameti ve adaletin gecikmeksizin tecelli edebilmesi için bazı temel hususlara da dikkat çekmek istediğini belirterek, şunları kaydetti:
"Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 157. maddesi gereği soruşturma evresindeki işlemlerin gizli tutulması, yargı sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için vazgeçilmezdir. Bu gizlilik, delillerin karartılmaması ve yok edilmemesi için çok önemlidir. Şüphelilerin delillere ulaşarak ifade taktikleri geliştirilmesinin önüne geçilmesi için çok kritiktir. Tanıkların herhangi bir baskı altında kalmamasını ve soruşturmanın adil şekilde ilerlemesini sağlamak adına hayatidir. Elbette kamuoyunun haber alma hakkı son derece önemlidir. Ancak bu süreçte soruşturmanın gizliliği ve hukuki hassasiyetler mutlaka gözetilmelidir. Her aşamanın titizlikle yürütüldüğü bu süreçte kamuoyunun doğru şekilde bilgilendirilmesi sadece yetkili merciler tarafından sağlanmaktadır. Dolayısıyla resmi makamlarımızın açıklamaları dışında yayılan spekülatif bilgilere itibar edilmemesi, adaletin tecellisi açısından büyük önem arz etmektedir. Ne yazık ki bazı basın yayın organlarında ve sosyal medya platformlarında soruşturmanın gizliliğine zarar verecek nitelikte yanıltıcı ve asılsız bilgilere dayanan paylaşımlar yapıldığını da görüyoruz."
Soruşturmanın etkin ve sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için bilgi kirliliğine neden olacak, adaletin gecikmesine, hatta tecelli etmesine engel olabilecek söylemlerden uzak durulmasını istediklerini dile getiren Yılmaz Tunç, bu tür açıklamaların acıları hafifletmediğini ve topluma bir fayda sağlamadığını vurguladı.
Bu tür tutum ve davranışlardan sorumluluk makamında olan kişilerin kaçınması gerektiğini belirten Yılmaz Tunç, böylesine hassas süreçlerde daha sağduyulu olmak, birlik ve beraberliği koruyarak, kenetlenmek gerektiğine işaret etti.
"Narin kızımızın acısı üzerinden farklı niyet ve hesaplarla birtakım beyan ve tutumlarda bulunmak asla doğru bir tavır olamaz. Toplum vicdanını yaralayan bu tür davranışlardan da kaçınmak gerekir. Narin yavrumuzun vahşice öldürülmesi, milletimizin her bir ferdinin yüreğinde derin bir acı ve tarifsiz bir kedere neden olmuştur. Bu masum cana kıyanlardan mutlaka hesap sorulacak, yaptıkları caniliklerin bedelini en ağır şekilde ödeyeceklerdir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Ne Narin kızımızın canına kastedenler ne de geleceğimizi karartan başka kötülük odakları bu topraklarda barınamayacaktır. Her bir çocuğumuzun güvende ve huzur içinde büyümesi, umut dolu yarınlara ulaşabilmesi için gereken tüm adımları kararlılıkla atmaya devam edeceğiz. Soruşturma devam etmektedir." ifadelerini kullanan Tunç, sağlıklı bir iletişimin soruşturmanın etkin bir şekilde yürütülebilmesi açısından önemli olduğunu söyledi.
Yılmaz Tunç, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının kamuoyunu gerektiğinde bilgilendireceğini ifade ederek, yetkili makamların soruşturmayla ilgili yaptığı açıklamaların dışındaki diğer açıklamalara kamuoyunun itibar etmemesi gerektiğini bildirdi.
Ziyarette, AK Parti Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan, AK Parti Kayseri Milletvekili Ayşe Böhürler, AK Parti Adana Milletvekili Sunay Karamık, AK Parti Diyarbakır milletvekilleri Suna Kepolu Ataman, Galip Ensarioğlu ve Mehmet Sait Yaz, AK Parti Genel Başkan yardımcıları Belgin Uygur ve Çiğdem Karaaslan, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK) Başkanı, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Çelenk, İl Emniyet Müdürü Fatih Kaya, İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Selçuk Yıldırım da yer aldı.