Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'tan, Ekrem İmamoğlu'nun "yargı tacizi" sözlerine yanıt
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun belediyelerin bazı harcamalarına yönelik soruşturmalar hakkındaki sözlerine yanıt verdi. Tunç, "Özellikle yargıyla ilgili cümleler kurarken de haddi aşmamak gerekir." dedi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye'de hizmete giren 3'üncü Çocuk Adalet Merkezi'nin ve Eskişehir Hakimevi'nin açılışı için Eskişehir'e gitti. Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy ve daire müdürleri tarafından Valilik önünde karşılanan Bakan Yılmaz Tunç, Valilik Şeref Defteri'ni imzaladı.
Bakan Yılmaz Tunç, Valilik'te basına kapalı gerçekleşen görüşmenin ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Bakan Yılmaz Tunç, bir basın mensubunun, Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) ve İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik başsavcılıklar tarafından başlatılan inceleme ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Ekrem İmamoğlu'nun "Hukukun Üstünlüğü Endeksi" üzerinden Türk yargısıyla ilgili değerlendirmelerine ilişkin sorusunu yanıtladı.
Söz konusu büyükşehir belediye başkanlıklarının özellikle birtakım organizasyonlarıyla ilgili inceleme başlatıldığını, İçişleri Bakanlığı tarafından gönderilen müfettişlerin çalışmalarını sürdürdüğünü hatırlatan Yılmaz Tunç, şöyle konuştu:
"Belediyelerin, kamu idarelerinin denetimi söz konusu burada. Özellikle hem Sayıştay denetimine tabidirler hem de İçişleri Bakanlığının müfettişlerinin denetimine tabidirler. Burada denetimden çekinmeye gerek yok. Eğer bir eksiğiniz bir kusurunuz varsa telaşlanırsınız ama bir eksiğiniz yoksa, müfettişin özellikle araştırmak istediği konularla ilgili olarak cevaplarınızı verirseniz zaten bir telaşınıza gerek yok. Yani burada bir suçluluk telaşında bulunmamak gerekir. Özellikle yargıyla ilgili cümleler kurarken de haddi aşmamak gerekir. Yani 'yargı tacizi' ne demek? Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devleti. Anayasa'mızın 138'inci maddesi; 'Yargı bağımsız ve tarafsızdır. Yargı hiç kimseden talimat almaz ve hiçbir talimatı da dikkate almaz.' Dolayısıyla bağımsız ve tarafsız yargının başlatmış olduğu soruşturmaları 'yargı tacizi' şeklinde değerlendirmek şuursuz bir harekettir. Özellikle belli sorumluluk makamında olan kişilerin, kamu yöneticilerinin, belediye başkanlarının yargıyla ilgili cümleleri sarf ederken çok dikkatli olması lazım. 25 bin hakim ve savcımız var. Yargının yapmış olduğu işlemler noktasında siz eğer 'yargı tacizi', 'burada haksızca üzerimize geliyorlar' şeklindeki cümleleri sarf ederseniz demek ki 'Gizlediğiniz bir şey mi var acaba?' der kamuoyu. Onun için tabii yani burada hukukun üstünlüğü endeksiyle ilgili olarak değerlendirme yapmak, Türkiye ile ilgili olarak böyle bir değerlendirme yapmak bir belediye başkanının haddi de değil hakkı da değil."
"EN FAZLA BAĞIŞ YAPANLAR LİSTEDE EN YÜKSEKTE"
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, söz konusu endeksin ABD'de eski Barolar Birliği Başkanı tarafından kurulan Dünya Adalet Projesi Derneği tarafından hazırlandığını belirtti.
Bunların objektif kriterlere dayanmayan, hiçbir bilimsel temeli, Türkiye gerçekleriyle hiçbir alakası olmayan değerlendirmeler olduğuna dikkati çeken Yılmaz Tunç, "O endekse baktığımız zaman Türkiye'nin üzerinde gösterilen o ülkeler, demokrasi bile yok onlarda, serbest seçimler yok. Bu endeksli yapan Dünya Adalet Projesi Derneğinin gelirleri nereden diye bakıyoruz. İnternete girin, Dünya Adalet Projesi diye girdiğiniz zaman birinci bağışçı Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı. İkinci bağışçı, üçüncü bağışçı, en fazla bağış yapanlar listede en yüksekte." değerlendirmesini yaptı.
Yılmaz Tunç, masa başında hazırlanmış, bilimsel değeri olmayan, sırf Türkiye'yi karalamaya yönelik bu tür endeksleri öne alarak, adeta onların Türkiye'de sözcülüğünü yaparak Türk yargısını bağımsız olmamakla, ülkede hukuka güvenin olmadığı şeklinde suçlamanın Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne büyük bir haksızlık olduğunu vurguladı.
Bakan Yılmaz Tunç, "Hele hele 'ihtilal dönemlerinde böyle bir yargı yoktu, yargı bu kadar o zamanki kadar dibe düşmemişti' gibi bir şey söylemek haddi tamamen aşmaktır. Bunu kabul etmek mümkün değildir. 27 Mayıs yargısı, 28 Şubat yargısı, 12 Eylül yargısı... Yani o dönemlerle kıyaslıyor ve 'o kadar dibe düşmemişti' diyor. Bu, Yassıada yargısını özlemektir. Yargı kimsenin arka bahçesi değildir. 15 Temmuz'da bu ülkenin yargı teşkilatı milletiyle beraber bir kahramanlık gösterdi. Aradaki fark budur. Milletin yargısıdır, kimsenin arka bahçesi değildir. Türkiye'de yargının, hukuka güvenin şimdi buradan isimlerini saymıyorum o ülkelerin, o listeye bakın, internette bulursunuz. O ülkelerin nasıl altında olduğunu söyleyebilirsiniz. Bu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne inanmamaktır, Türk milletine hakarettir, 25 bin hakim ve savcımıza hakarettir. Biz buna müsaade edemeyiz. Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi; İsrail, Türkiye'den öndeymiş basın özgürlüğünde. Ya insaf, 7 Ekim'den bu yana 170 gazeteciyi öldüren İsrail değil mi? Nasıl Türkiye'nin üzerinde gösterebilirsiniz basın özgürlüğünde? Böyle saçma sapan endekslerle ülkemizi karalatmayız. Karalamak isteyenlerle de bu millet her zaman hesaplaşır." dedi.