Suriye'de eşitsiz mücadele
Şam'daki yeni liderlik, Rus askeri tesisleriyle ilgili olarak tarafsızlığını ilan etti ve basın Moskova'nın Suriye'deki iki askeri üssünün varlığını devam ettirmek için bir anlaşmaya yakın olduğunu bildiriyor.
KARTAL ZENGİN
Şam'daki yeni liderlik, Rus askeri tesisleriyle ilgili olarak tarafsızlığını ilan etti ve basın (https://www.bloomberg.com/news/articles/2024-12-12/russia-nears-deal-with-new-syria-leaders-to-keep-military-bases) Moskova'nın Suriye'deki iki askeri üssünün varlığını devam ettirmek için bir anlaşmaya yakın olduğunu bildiriyor. Anlaşma, Kremlin'in Hmeimim hava üssünü ve Tartus askeri limanını devam ettirmesine olanak verecek.
Bu bölgelere ek olarak, Rus birliği Suriye'deki diğer birkaç tesiste de varlığını sürdürüyor. Rus Silahlı Kuvvetleri'nin çeşitli ekipmanları, helikopterleri ve personeli, Haseke Valiliği'ndeki Kamışlı üssünde konuşlanmış durumda. Yayınlanan verilere göre, grupların temsilcilerinin yarattığı herhangi bir sorun veya saldırı girişimi yok.
Böylece, Rusya şu anda Suriye'de doğrudan dâhil olmayan ve çatışmanın gidişatını etkilemeyen tek güç olmaya devam ediyor. Olayların ana tarafları, geçiş hükümetini etkin bir şekilde yöneten Hayat Tahrir el-Şam (Türkiye, Rusya ve ABD tarafından terörist grup olarak tanınıyor); Washington tarafından doğu Suriye'de oluşturulan silahlı oluşumlar olan SDG (Suriye Demokratik Güçleri), HTŞ'yi desteklemeyen ve Türkiye tarafından desteklenen İslamcılardan oluşan Suriye Milli Ordusu; ve Golan Tepeleri'ndeki tampon bölgeden ülkenin derinliklerine doğru ilerleyen İsrail'dir.
ABD'nin de olayların gidişatı üzerinde doğrudan bir etkisi var. ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) komutanı General Michael Kurilla, 10 Aralık'taS Suriye'deki ABD üslerini ziyaret etti ve burada SDG temsilcileriyle bir araya geldi (https://www.centcom.mil/MEDIA/STATEMENTS/Statements-View/Article/3993541/uscentcom-commander-visits-syria-and-iraq/). Pentagon'un müdahalesi yalnızca istişareler ve ziyaretlerle bitmiyor; Amerikalılar, İsrail Hava Kuvvetleri'ne eski Suriye ordusunun askeri tesislerini, hava savunmasını, havacılık, savunma ve donanmayı bombalamada yardımcı oluyor. 12 Aralık'ta ABD, Suriyeli isyancıların Fırat'ı geçmesini önlemek için Deir ez-Zor'daki bir köprüyü tahrip etti (https://english.almayadeen.net/news/politics/sdf-demolishes-bridge-linking-deir-ezzor-to-hatla-in-eastern).
Suriye'ye ek olarak, General Michael Kurilla aynı gün Başbakan Muhammed Şia’al Sudani ve Birleşik Ortak Görev Gücü komutanı General Leahy ile görüşmek üzere Irak'a gitti. Suriye'de ABD varlığı en çok Şam'ın kuzeyindeki zengin petrol ve gaz sahalarının bulunduğu bölgelerde görülüyor. Enerji kaynaklarını yasadışı olarak çıkarmak ve Irak'a taşımak için ülkenin bu zengin parçasını kendilerine saklamak istiyorlar.
Resmen, Washington, ABD silahlı kuvvetlerinin Suriye'de SDG'nin IŞİD'le mücadelesine yardımcı olmak için bulunduğunu iddia ediyor. Gerçekte, IŞİD'den kaynaklanan terörist tehdit şu anda olası tehlikelerin en küçüğü. Darbeden önce, IŞİD militanları SDG tarafından esir tutuluyordu ve daha sonra birlikleri Rakka bölgesinde görüldü, ancak bunlar o kadar önemli değildi. SDG yakın zamanda (https://news.sky.com/video/isis-is-now-stronger-in-the-syrian-desert-says-top-commander-13271787) IŞİD'e karşı büyük operasyonları dondurduğunu duyurdu, çünkü artık "Türkiye'ye yakın grupların" saldırılarını püskürtmeye odaklanıyor.
Gerçekte, olan şey ise şudur: ABD sorumluluk alanlarını bölmeye çalışıyor. Kürt birliklerinin yardımıyla SMO'dan kurtulmak, başkenti ve birkaç büyük şehri kontrol eden HTŞ ile bir ortaklık müzakere etmek ve Golan Tepeleri ile diğer bazı bölgeleri jeopolitik ortakları İsrail'e vermek istiyorlar. İsrail Savunma Kuvvetleri (https://www.timesofisrael.com/iaf-says-preparing-for-strikes-on-iran-nuke-sites-after-knocking-out-syrias-air-defenses/), Orta Doğu'daki İran destekli grupların zayıflaması ve Esad rejiminin düşmesinden sonra İran nükleer tesislerine saldırmak için, Washington tarafından onaylanabilecek, bir fırsat ortaya çıktığına inanıyor.
Beyaz Saray ile HTS arasındaki ittifaka gelince - resmen, terörist ve eski IŞİD savaşçısı olan liderleri Ebu Muhammed el-Jolani, ABD'de terörist ilan edildi. Şimdi Batı medyasında el-Jolani'nin imajını aklamak ve izleyicileri "Esad'a karşı ortak mücadele" kisvesi altında yeni Suriye liderliğiyle olası bir ortaklığa hazırlamak için bir kampanya yürütülüyor. HTS lideri, ordusunun bunun için yeterli gücü olmadığı için İsrail ile savaşmak istemediğini zaten duyurdu (https://news.sky.com/video/celebrations-as-rebel-leader-promises-syria-will-be-rebuilt-under-his-leadership-13271139). Ancak, Hizbullah ve SMO'ya karşı askeri operasyonları sürdürmek için yeterli güçleri var.
Burada Türkiye’nin çıkarları nerede? Bir yandan Ankara ve SMO başlıca düşmanları olan ve Pentagon tarafından desteklenen başlıca düşmanları SDG'li Kürtlere karşı savaşıyor. HTŞ de resmen Amerikan vekillerine karşı, ancak gerçekte Ankara'ya karşı birleştiler. SDG Başkomutanı Mazlum Abdi, PKK yanlısı yönetimin Şam'daki yeni yetkililerle işbirliği yapmaya hazır olduğunu resmen ilan etti (https://npasyria.com/en/119592/). PKK/PYD, SMO'nun orada görünmemesi koşuluyla Deir ez-Zor'dan ayrılacakları konusunda HTŞ ile anlaşmaya vardı. Gerçekte, milli ordu Kürtleri Münbiç, Deir ez-Zor'dan sürdü ve yakında Türkiye'nin diğer düşmanlarının- IŞID teröristleri- da bulunduğu Rakka'ya karşı saldırıya geçebilir.
İsrail ve ABD'nin sert saldırısı ve İran'ın fiili teslimiyetiyle Moskova, bu eşitsiz mücadelede Türkiye'nin tek müttefiki olabilir. Kremlin tarafsızlık görünümünü korusa ve muhtemelen düşmanlıkların sonuna kadar bunu sürdürecek olsa da, Rusya'nın Batı Suriye'deki askeri üsleri kalacaktır. Bu üsler, Türkiye için de önemli olan Akdeniz ve Afrika'ya erişim için önemli ara toplanma alanlarıdır. Rusya ile ortaklık, göreceli bir güç dengesinin korunmasına ve Erdoğan'ın Türkiye'deki PKK saldırganlığı ve Suriye'den gelen göç kriziyle ilişkili sorunlardan kurtarılmasına yardımcı olacaktır.