"Libya’da çıkar çatışması, Avrupa Birliği’ni çatlatıyor"

Em. Hv. Kur. Alb. İhsan SEFA Libya'daki gelişmeler üzerine bir köşe yazısı yazdı. İşte o yazı.

Abone ol

İhsan SEFA

Em. Hv. Kur. Alb.

Bilindiği üzere BOP ( Büyük Ortadoğu Projesi)’nin Libya ayağı Şubat 2011’de başlatılmıştı. Emperyalist kışkırtmalar ve onların destekçisi işbirlikçilerinin çıkarttığı iç savaşa müdahil olmak  üzere, ilk önce Fransa harekete geçmiş ve Libya’ya hava harekatı başlatmıştı.

 Yetmedi NATO işin içine sokuldu. Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi’yi devirmek için hararetli bir yarış başlatılmıştı. Başlangıçta “NATO’nun ne işi var Libya’da” diye tepki koyan Başbakan Erdoğan bile baskılar sonucu istemese de, Libya’ya yapılan emperyalist saldırıya destek vermek zorunda kalmıştı.

Oysa Kaddafi’nin zaman zaman Türkiye’ye karşı küstah çıkışları olmuş ise de, Türk inşaat şirketlerine Libya’nın neredeyse tüm alt yapı ve inşaat ihalelerini veriyordu. Türkiye’nin normalde Libya’ya saldırılara karşı durması gerekirken, belki de BOP Eş Başkanlığı görevi buna  engel oluyor, Türkiye kendi ayağına sıkıyordu.

Esasen Kaddafi döneminde ülkenin petrol ve doğal gaz gelirlerinden Libya halkına ciddi bir yansıma olduğu biliniyordu. Sağlık sistemi ve eğitim ücretsizdi. Üstelik yurt dışında okuyan öğrencilere yüklü burslar veriliyordu; ücretsiz  konut desteği vb. halka yansıyan  pek çok kalemden bahsedilebilirdi.

Efendim “Demokrasi yokmuş, diktatör devrilmeli ve demokrasi gelmeliymiş.” Emperyalizmin her zaman kullandığı slogan. ABD ve yandaş vampirler, BOP ile Ortadoğu ülkelerinin petrol ve zengin yer altı kaynaklarına hep bu sloganlarla çökmüşler ve “Demokrasi getireceğiz” derken  kan ve göz yaşı getirmişlerdir. Üstelik tam gelişmemiş, kısıtlı da olsa var olan demokrasiyi de yok etmişlerdir.

Libya’ya dönecek olursak; emperyalist güçlerin havadan ve denizden desteği sonunda 20 Ekim 2011’de Muammer Kaddafi öldürülerek emperyalizmin destekçileri iktidara geldiler. Tabi uzun sürmedi. 2014’de ikinci Libya iç savaşı başladı ve bir tarafta BM’in tanıdığı Trablusgarp başkentli Milli Mutabakat Hükumeti, diğer tarafta ise ABD ve yandaşlarının desteklediği Hafter’in liderliğinde Bingazi merkezli isyancı gruplar. Ülke ikiye bölünmüş durumda; ancak güneyde kırsal bölgelerde iki otoriteden bağımsız hareket eden kabileler de var. Ülkenin petrol ve doğal gaz yatakları, Fransız şirketleri başta olmak üzere kapanın elinde kalmış durumda.

Böyle bir ortamda Libya’nın petrol ve doğal gaz yataklarına hakimiyet konusunda Fransa, Almanya ve İtalya arasında ciddi rekabet sürmekteydi. Ukrayna savaşının çıkmasıyla Rus doğal gazına konulan ambargo,  bu ülkelerin Libya doğal gazına olan ihtiyacını artırmış ve rekabet kızışmıştır.

Kaddafi’yi devirmek üzere Libya’ya ilk hava saldırısını başlatan Fransa’nı şirketi, Libya petrollerinin işletilmesinde önemli haklar elde etmişlerdi. Görünen o ki Almanlar da Fransızlara rağmen Libya petrol sahalarına el atmaya başlamışlar. Aydınlık Gazetesi’nin 1 Kasım 2024 tarihli haberine göre, geçtiğimiz aylarda Libya ‘nın El Zaviye kasabasında iki silahlı grubun çatışması esnasında bir grup Alman uzmanın bölgedeki rafineriden ayrılması dikkat çekmiştir.  Anlaşılan o ki, daha önce buralarda gözükmeyen Almanlar, “artık biz de varız” demeye başlamışlar.  Libya basınına göre Almanlar sadece Libya’ya değil, Afrika’ya nüfuz etmek amacındalar. Bilindiği üzere Afrika’da, özellikle de Sahel bölgesinde (Moritanya, Mali, Nijer, Çad ve Sudan) Fransa’ya karşı hareketler başlamış ve Fransa’nın bölgedeki etkinliği giderek kırılmıştır.  Daha önce Afrika’da görünmeyen Almanlar, Fransa’yı karşılarına almayı göze alarak, Fransız bölgelerine yerleşme çabasında.   

AB’nin lokomotif ekonomik gücü konumundaki Almanya, geçtiğimiz yıl  %0,3 küçülmüştür. Bunun ana nedeni Rusya’ya uygulanan ekonomik yaptırımlar çerçevesinde, Rus doğal gazı alımının büyük oranda durdurulması ve ABD kaya gazı gibi çok daha pahalıya enerjiye satın almalarıydı.  Almanlar onlarca yıl ucuz Rus doğal gazı ve enerjisiyle büyük kalkınma hamleleri yapmışlar ve AB’nin ekonomik liderliğine oturmuşlardı. Şimdi ise yeni ucuz enerji kaynaklarına ulaşma çabasındalar ve AB içinde kankası olan Fransa’nın ayağına basmaktan çekinmemektedirler.

Fransa’nın da son dönemde kaderi hep kaybetmek sanırım. Hatırlanacağı üzere çok yakın geçmişte Avustralya ile yapmış olduğu 60 milyar avroluk “Ortak Denizaltı İnşa Etmek” Anlaşmasını, ABD ve İngiltere elinden almışlardı. Şimdi de Almanlar, Fransa’nın çıkar alanlarına el atmaya başlamışlar. Almanlar, Afrika enerji kaynakları için akıllı davranıp İtalya ve İsviçre’yi de yanlarına alarak, Mayıs 2024 bir ortaklık anlaşması imzalamışlar. Buna göre Akdeniz’in güneyinden Avrupa’nın kuzeyine doğal gaz taşıma ağı oluşturacaklar. Fransa Libya’da bir yandan Hafter hükumetine, bir yandan da Milli Mutabakat Hükumetine destek vererek, kendi konumunu sağlama almaya çalışıyor. Ama buna rağmen, Libya’da dışlanmaya başlandığını söylemek yanlış olmaz. 

Yine Aydınlık Gazetesi’nin ilgili haberine göre; Almanlar, Afrika’daki Afrika İş İnsanları Birliği, Alman -Afrika İş Forumu, Afrika Bilgi Hareketi gibi  pek çok  sivil toplum örgütünü destekleyerek bu ülkelerde nüfuz elde etmeye çalışmaktadır. 2020 ve 2021 yıllarında Almanya, Libya’da tarafları bir araya getirerek birleşik bir Libya hükumeti kurulmasına yönelik konferanslara da ev sahipliği yapmışlardı. Bütün bu girişimler Fransa’ya rağmen Almanların Libya ve Afrika’da söz sahibi olma çabalarını ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak dış politikada esas kabul edilen bir cümle vardır: “Ülkelerin daimi dostları ve daimi düşmanları yoktur, menfaatleri vardır.” Bu cümleden olarak, Fransa ve Almanya’nın Libya ve Afrika’daki menfaat çatışmasının dostluklarını bozmaktan da öte, AB içinde çatlaklara neden olabileceğini söylemek,  bugün için erken olsa da, bu sonuç çok yakındır.  NATO ve ABD’nin baskısı altından kurtulma çabası veren Avrupa halklarının kendi aralarında başlayan çıkar kavgaları, bir müddet ötelense de er geç gün yüzüne çıkacaktır. Böylece Avrupa Birliği dağılma  yoluna girebilecek, muhtemelen yeni birlikler doğabilecektir. Türkiye’de AB hayranlarının bu resmi önlerine koyup bir daha düşünmeleri gerekir.

İspanya'da felakette can kaybı 205'e çıktı Dünya İsrail'in saldırılarında Gazze'de can kaybı 43 bin 259'a çıktı Dünya İsrail ile Lübnan arasında ateşkes mi sağlanıyor? Dünya İsrail'den Beyrut'a yoğun hava saldırısı Dünya