Filistin'in "Bağımsızlık Bildirisi"nin 34. yılı: Bir özgürlük mücadelesi

Kuruluş ilanının üzerinden 34 yıl geçen Filistin devleti, İsrail'in işgali ve bazı Batılı ülkelerin yanlı tutumu nedeniyle zorlu bir süreçten geçiyor.

Filistin'in efsanevi lideri Yasir Arafat, Cezayir'de 15 Kasım 1988'de düzenlenen Filistin Ulusal Konseyi toplantısında başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasını içeren "Bağımsızlık Bildirisini" ilan etti.

Filistin devletinin bağımsızlık ilanına rağmen topraklarının İsrail işgali altında olması nedeniyle özgürlüğe giden yolun zorlu olacağı daha o günden belliydi.
Tek hedefleri kendi bayrakları altında bağımsız Filistin'de özgürce yaşamak olan binlerce Filistinli bu uğurda hayatlarını kaybetti, yüz binlercesi ise topraklarından sürüldü.

Bugün itibarıyla 140'a yakın ülke Filistin devletini tanısa da bazı Batılı ülkelerin bu grubun içinde yer almaması dikkati çekiyor.

Filistin'i tanımayan ülkelerin başında sözde dünyanın demokrasi beşiği olarak gösterilen ABD, İngiltere ve Fransa geliyor.

Bir milletin kendi vatanında bağımsız ve özgürce yaşama isteği karşısında üç maymunu oynayan ülkeler, İsrail'in kural tanımaz tutumuna da çoğu zaman göz yumuyor.

Tüm bu iki yüzlü politikalara ve İsrail'in işgaline rağmen Filistin halkı başkenti Doğu Kudüs olan, Batı Şeria ile Gazze Şeridi'nin de içinde yer aldığı bağımsız bir devlete sahip olma yolundaki mücadelesini sürdürüyor.

Osmanlı'dan sonra Filistin'in yüzü hiç gülmedi

Filistin'in kalbi olan Kudüs, Müslümanların ilk kıblesi ve Hazreti Muhammed'in Miraç yolculuğuna çıktığı yer olan Mescid-i Aksa'nın yanı sıra Hristiyanlar ile Yahudilerin en kutsal mekanlarına ev sahipliği yapıyor.

Bu nedenle tarih boyunca saldırılara ve işgallere sahne olan Filistin'in bugün içinde bulunduğu sancılı süreç 1. Dünya Savaşı sırasında İngilizlerin Osmanlı Devleti himayesindeki bölgeyi işgal etmesiyle başladı. Filistin'i işgal eden İngilizler, 9 Aralık 1917'de kutsal şehir Kudüs'e girdi. Bu tarihten sonra Filistin'in yüzü hiç gülmedi.

Kudüs'ün işgalinden kısa süre önce 2 Kasım 1917'deki Balfour Deklarasyonu olarak bilinen mektupla Filistin'in kaderi değişti.

İngilizler dünyanın dört bir tarafından gelen Yahudi yerleşimcilerin Filistin topraklarına yerleşmesine göz yumdu.

Her gün sayıları artan Yahudiler tarihi Filistin topraklarına yerleşmeye başladı.
Araplar ile Yahudiler arasında artan çatışmalar nedeniyle İngilizler konuyu Birleşmiş Milletler'e (BM) taşıdı.

BM'nin 1947'de kabul ettiği taksim planında Filistin topraklarının yüzde 55'i İsrail'e verilirken, Araplara vatanlarından sadece 45'i layık görüldü. Özel bir statüye tabi tutulan Kudüs'ün ise uluslararası toplumun kontrolüne verilmesi kararlaştırdı.

Bu karar bölgedeki durumun iyice içinden çıkılmaz bir hal almasına neden oldu.
Bölgedeki İngiliz mandasının sona ermesinin ardından İsrail, 14 Mayıs 1948'de Filistin toprakları üzerinde bağımsızlığını ilan etti.

Bağımsızlığından bir gün sonra Mısır, Suriye, Lübnan ve Ürdün'ün de aralarında olduğu Arap ülkeleri İsrail'e savaş açtı.

G20 Liderler Zirvesi Bali'de başladı Dünya Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne Giden Yol belgeseli tanıtıldı Dünya Alman istihbaratçı: "PKK Almanya'da haraç topluyor" Dünya Lübnan halkı, Hizbullah'ı destekliyor mu? Dünya Tahran'da askeri geçit töreni yapıldı Dünya İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan'dan Türkiye mesajı Dünya ABD'nin savaş aracı: Dolar! Dünya Venezuela Devlet Başkanı Maduro antiemperyalist kongrede konuştu Dünya Türkiye Tahran Büyükelçiliği, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutladı Dünya Telegram'ın CEO'su neden gözaltında? Dünya İngiltere sokaklarını şiddet sardı Dünya Venezuela'da Amerikancı kalkışma! 1'i asker 17 kişi hayatını kaybetti Dünya