AK Parti'nin Denge Siyaseti Sona Yaklaştı! Türkiye Stratejik Kararın Arifesinde
Tayyip Erdoğan hükümetinin ABD ve İsrail’in saldırganlığı karşısındaki etkisizliğinin nedeni dış politikadaki denge siyasetinde ısrar edilmesi. Hükümet, Türkiye’nin ulusal çıkarlarını “NATO’da birlikteyiz”, “ABD’nin müttefikiz” söylemi ile yürütüyor. Türkiye için ana ulusal güvenlik tehdidi ABD...
AK Parti, ekonomik krizi “Batı ile uyumlu başlangıç” olarak ifade edilen dış politika ile çözeceğini hesapladı. Seçimden önce Finlandiya’nın NATO üyeliğine onay verildi. Seçimlerden sonra ise yeni AK Parti, ABD ile flörtün dozunu yükseltti. Bu politika Türkiye’nin daha fazla stratejik tavizler vermesine neden oldu. Aydınlık Gazetesi dış politika yazarı Fikret Akfırat, SİHA’nın düşürmesinin Türk-Amerikan ilişkileri açısından bir dönüm noktası olduğunu vurguladı. Akfırat, hükümeti ABD’ye karşı eylemsizliğe denge politikasının sürüklediğini belirtti.
- Amerika'yı da Amerika'nın Türkiye'ye yönelik tehditkar politikalarını da NATO içinde kalarak mücadele etmemiz daha doğru diye bir fikirle savundular. Arkasından İsveç'i onayladık. Şimdi İsveç'in mecliste onaylanması söz konusu… Peki bunlar mesela Amerika Birleşik Devletleri'nin Suriye'de PKK'ya verdiği desteği kesmesini sağladı mı? Hayır sağlamadı. Tam tersi. Amerika Birleşik Devletleri PKK'ya daha fazla destek vermeye başladı. Hatta Türkiye'nin yaptığı operasyonda Türkiye'nin SİHA'sını düşürdü.
- Eğer siz Finlandiya'ya, İsveç'e evet diyerek başlarsanız en son Amerika Birleşik Devletleri SİHA'mızı düşürdüğünde Amerika'ya hiçbir şey diyemez hale gelirsiniz. E peki diyeceksiniz ki Cumhurbaşkanı Erdoğan Amerika Birleşik Devletleri Türkiye için Suriye'nin kuzeyinde tehdittir dedi. Peki bunun gereğini yapıyor mu Türkiye? Madem Amerika Birleşik Devletleri Türkiye için tehdit O zaman gereğini yapmamız lazım.
ABD, 2019’da Türkiye’nin ulusal çıkarlarına tehdit olduğu stratejisi kurmasına rağmen Tayyip Erdoğan yönetimi “NATO’da birlikteyiz”, “ABD ile müttefikiz” söylemini sürdürüyor. Hükümet, Türkiye’yi ABD’den gelecek sıcak paraya bel bağlayan çizgiye hapsediyor. Rusya-Ukrayna savaşında olduğu gibi Filistin-İsrail savaşı da dünyadaki cepheleşmeyi çıplak şekilde gösterdi. Bir yanda ABD-Avrupa-İsrail, diğer yanda Türkiye-Rusya-Çin-İran var. Türkiye ise stratejik bir kararın eşiğinde. Türkiye’nin ABD-İsrail saldırganlığında gelişen dünya ile önlemekten başka bir seçeneği yok. Bunun içinde AK Parti iktidarının Türkiye’nin ulusal çıkarlarına aykırı olan denge politikasından vazgeçmesi şart.
- Türkiye için Amerika tehdidinden korkacak şu andaki yalpalamaya neden olacak politikayı sürdürmek aslında en irrasyonel politika durumunda. Rasyonel politika işte Türkiye, Rusya işbirliğiyle nasıl Karabağ'ı çözdüysek Türkiye, Rusya, İran işbirliğiyle, Suriye'de çok önemli bir mesafe katetmişsek, yani Suriye'nin toprak bütünlüğü doğrultusunda. Şimdi onu bir adım ileriye taşıyıp bir bölgesel inisiyatifle Filistin'i çözme zemini ortaya çıkmış durumda. (…) Fakat bir topyekun strateji değişikliğine ihtiyaç var Türkiye için. Burada sorun bu. Hani bir gün şu tarafta bir gün bu tarafta görüntü bizim çok güzel bir deyimimiz var. Ne İsa'ya ne Musa'ya yaranmak diyeo hale sokuyor Türkiye'yi. Ve kendisini de daha fazla taviz vermesine zorlayan bir zemin oluşturuyor Türkiye açısından.
Türkiye’nin stratejik kararı, Çin, Rusya ve İran ile Körfez ülkelerini kapsayan cephenin hayata geçmesini sağlayarak ABD-İsrail saldırganlığını durduracak öneme sahip.